ORTAÖĞRETİM YABANCIDİL PROGRAM DEĞİŞİKLİKLERİNE İLİŞKİN ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİ

May 23, 2017 | Autor: Serpil Isler | Categoría: Educational Administration
Share Embed


Descripción


4
Bölüm Başlığı İsmi




15
Eğitim Bilimlerinde Yenilik ve Nitelik Arayışı



1. BÖLÜM1. BÖLÜM
1. BÖLÜM
1. BÖLÜM



ORTAÖĞRETİM YABANCIDİL PROGRAM DEĞİŞİKLİKLERİNE İLİŞKİN ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİ

Serpil İŞLER, İlhan GÜNBAYI


Giriş
Yaşadığımız çağın gereklerini yerine getirebilmek, bilgiyi kovalamak ve özgün eserler ile tarihe adını yazdırmak isteyen bireyler olarak ülkemizde yabancı dil eğitimi üzerinde ciddiyetle durulmaktadır. Son iki yüz yıldan bu güne dek yapılan yabancı dil eğitim programları, uygulanan eğitim politikaları ile çok fazla uğraş verilmesine rağmen ve sürekli yenilikler yapılmasına karşın yabancı dil öğreniminde önemli sorunlar ile karşılaşılmaktadır.
İçinde yaşadığımız çağın bilimini öğrenmek, özümsemek ve dahası üretmek durumunda olan ve Avrupa Birliği üyesi olma yolunda hızlanan adımlarıyla Türkiye'de yabancı dil eğitimi, ciddiyetle ele alınması gereken önemli konuların en başında yer almaktadır. Fakat ilkokul ikinci sınıftan yükseköğrenime kadar yabancı dil eğitimi gören bir öğrenci hala o dili kullanamadığını kabul etmekte ve araştırmalar da bunu doğrulamaktadır (Demirel, 2004).
Yabancı dil bilmenin önemi; küreselleşen dünyada, teknolojik gelişmenin hızla ilerlediği, kültürel iletişimin sınır tanımadığı 21. yüzyılda tartışılmaz bir gerçektir. Türkiye ise yabancı dil öğretimine daha fazla ciddiyetle eğilmelidir. Çünkü gelişmekte olan ülkeler arasında olarak, milenyum teknolojisini yakalayabilmek, çağın bilimini takip edebilmek ve üretebilmek, Avrupa Birliği olma hedefinde olan ülkemiz için yabancı dil bilmek şarttır. Günümüzde tek bir yabancı dil bilmek bile yeterli değildir artık. Teknoloji, bilgisayar ve yabancı dil dünyayı yakalayabilmek için en önemli anahtarlardır.
Yaşadığımız çağın gereği; yabancı dil öğrenmenin önemi artık herkes tarafından kabul edilmektedir. Ülkemizde bu yönde oluşan talepte de bir yaygınlaşma görülmektedir. Ancak, yabancı dil öğretiminin mevcut haliyle, kendisinden bekleneni verdiğini söylemek mümkün değildir. Bu bakımdan, yabancı dil öğretimi, üzerinde tartışılan ve yeni arayışlara yönlendiren bir konu olarak Türkiye'nin gündemindedir (Bağçeci, 2004).
Türkiye'de yabancı dil tarihine göz atılacak olunursa; Osmanlı döneminden önce; İslam'ın kabulünden önce Türk, Got ve Latin dilleri görülürken; İslam''ın kabulünden sonra Arapça ve Farsça'nın kullanımının arttığı görülmektedir. Osmanlı İmparatorluğu süresince ise; mektepler dönemine kadar yine Arapça ve Farsça kullanılırken, mektepler döneminde batının etkisi hissedilmeye Fransızca ile başlamıştır. Özellikle Tanzimat döneminde yabancıların açtıkları okullar ile yabancı dil çeşitliliği (Fransızca, İngilizce, İtalyanca ve Almanca) artmış tehdit edici boyuta gelmiştir. Birçok Fransız, İtalyan ve Alman okul açılarak kendi dillerinde eğitim hürriyetine sahip olmuşlardır (Demirel, 2004).
Çelebi'nin (2006) anlatımına göre Cumhuriyet Dönemi şöyle özetlenebilir; Tevhid-i Tedrisat Yasası ile eğitim sisteminin ve yabancı dil eğitiminin temelleri atılmıştır. Yabancı ve azınlık okullarındaki başına buyruk ve ülke bütünlüğüne zarar verici çalışmalara son vermek amacıyla, ilk önce Vakıflar Bakanlığı kaldırılarak medreselerin malî bağımsızlığına son verilmiş, daha sonra da "öğretim birliği" yasası (1924) çıkarılarak, bütün bilim ve eğitim kurumları Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlanmıştır. Ardından kurulan Türk Eğitim Derneği ve Türk Dil Kurumu ile temeller sağlamlaştırılmıştır.
Türkiye'de yabancı dilin amaç ve önemine değinecek olunursa Milli Eğitim Bakanlığı resmi gazetesinde yayımlanan yabancı diller yönetmeliğine göz atmak yerine olur.
MADDE 5 – (1) Örgün, yaygın ve uzaktan öğretim kurumlarındaki yabancı dil eğitimi ve öğretiminin amacı, Millî Eğitimin genel amaç ve temel ilkelerine uygun olarak okul ve kurumların amaç ve seviyeleri de göz önünde bulundurularak eğitim ve öğretimi yapılan yabancı dilde bireylerin;
a) Dinleme-anlama,
b) Okuma-anlama,
c) Konuşma,
ç) Yazma becerileri kazanmalarını, öğrendiği dille iletişim kurmalarını ve yabancı dil öğretimine karşı olumlu tutum geliştirmelerini sağlamaktır.
Öğretim programları
MADDE 6 – (1) Yabancı dil öğretim programları ile ilgili olarak;
a) İlköğretim ve ortaöğretim programlarının birbirinin devamı ve tamamlayıcı nitelikte olması esastır.
b) Eğitim araç-gereci, bilimsel ve teknolojik esaslara, yeniliklere, çevre ve ülke ihtiyaçlarına göre sürekli olarak geliştirilir.
c) Zorunlu ve seçmeli yabancı dil derslerinin öğretim programları, Kurulun onayından sonra yürürlüğe konur.
ç) Okul ve kurumlarda uygulanan yabancı dil kurslarında, Kurulca yürürlüğe konan ya da zümre öğretmenlerince programlar doğrultusunda hazırlanıp il/ilçe millî eğitim müdürlüğünce onaylanan öğretim programları uygulanır.
Uygulamalar
MADDE 7 – (1) Örgün, yaygın ve uzaktan öğretim kurumlarındaki yabancı dil eğitim ve öğretimi uygulamalarında dikkate alınacak esaslar şunlardır:
a) İlköğretim kurumlarında;
1) 4 üncü sınıftan itibaren zorunlu yabancı dil derslerine yer verilir. Aynı sınıftan itibaren zorunlu yabancı dil derslerinin takviyesi amacıyla ya da ikinci yabancı dil dersi olarak seçmeli yabancı dil derslerine de yer verilebilir.
2) Tüm sınıflarda ders saatleri dışında öğrencilerin seviyelerine uygun olarak yabancı dil yetiştirici kurs programları uygulanabilir.
b) Ortaöğretim kurumlarında;
1) İlköğretimdeki yabancı dil ders programlarının devamı olarak zorunlu birinci ve Kurulca uygun görülen okullarda zorunlu ikinci yabancı dil derslerine yer verilir. Ayrıca zorunlu yabancı dil derslerinin takviyesi amacıyla seçmeli yabancı dil derslerine de yer verilebilir.
2) Okul türü ve sınıflara göre yabancı dil ders saatlerinin sayısına Kurulca karar verilir.
3) Tüm sınıflarda ders saatleri dışında öğrencilerin seviyelerine uygun olarak yabancı dil yetiştirici kurs programları uygulanabilir.
c) Yaygın eğitim kurumlarında;
1) Yaşam boyu eğitimi de destekleyecek şekilde değişik ihtiyaç alanlarına ve yaş gruplarına cevap vermek üzere çeşitli kademelerde yabancı dil kursları açılabilir.
2) (Değişik alt bend: 4.3.2009/27159 RG) 8/2/2007 tarihli ve 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu kapsamında yabancı dil kursları açılabilir.
3) Kurslar, birbirini izleyen programlar şeklinde düzenlenebileceği gibi özel amaçlı bağımsız programlar şeklinde de düzenlenebilir. Kademeli olarak da düzenlenecek yabancı dil kurslarında gerektiğinde ve ihtiyaç hâlinde kişilerin seviyeleri tespit edilir. Örgün eğitim yoluyla aldıkları yabancı dil bilgileri, uzaktan ve yaygın yabancı dil öğretimi kurslarının ilgili kademelerindeki programlarla karşılaştırılarak uygunluğu belirlenir. Bu uygunluk doğrultusunda kursiyerler, ilgili kademede eğitime başlatılır (MEB, 2006).
Bu yeni yönetmeliğe göre orta öğretim kurumlarında en önemli değişiklik; hazırlık sınıflarının kaldırılıp liselerin dört seneye çıkartılması olmuştur.
13 Eylül 2014 tarihli, 29118 sayılı resmi gazetede yayımlanan orta öğretim kurumları yönetmeliğinde yapılan değişikliklerin yabancı dil ile ile ilgili olanları aşağıdaki madde ile gösterilebilir;
MADDE 1 - 7/9/2013 tarihli ve 28758 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğinin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (p), (s) ve (ü) bentleri aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"p) Öğretim yılı/eğitim ve öğretim yılı: Ders yılının başladığı tarihten ertesi ders yılının başladığı tarihe kadar geçen süreyi,"
"s) Performans çalışması: Ders programında öngörülen eleştirel düşünme, problem çözme, okuduğunu anlama, yaratıcılığını kullanma ve araştırma sonucu elde edilen kazanımların yazılı, sözlü ve/veya uygulamalı olarak paylaşılmasına yönelik ders öğretmeninin gözetiminde yapılan bireysel veya grup çalışmasını,"
"ü) Yeterlilik sınavı: Hazırlık sınıfı bulunan ortaöğretim kurumlarında öğrencilerin Türkçe ve birinci yabancı dil derslerinde yeterliliklerinin belirlenmesi amacıyla yapılan yazılı ve uygulamalı sınavı,"
Yeni yapılan bu değişikliklere göre ortak yazılı sınavlar, proje ve performans görevleri yanı sıra artık öğrencilerin dört temel beceriden uygulama sınavları ile değerlendirilmesi gerekmektedir. Yani öğretmenler öğrencinin okuma, yazma, dinleme ve konuşma uygulamalarını ayrı ayrı değerlendirmeli ve ölçmelidir.
25 Ocak 2013 tarihinde Milli Eğitim Bakanımız Ömer Dinçer'in açıklamasına göre ise yabancı dil ortaöğretim programında yapılan en önemli değişiklik 2007'den bu yana ilköğretim kurumlarında uygulanan DYNED (Dynamic Education) interaktif İngilizce eğitim sistemi artık liselerde de uygulanmaya başlayacağı belirtilmiştir.
Bu çalışma ile amaçlanan ciddi sorunları olan yabancı dil eğitimine biraz olsun ışık tutabilmektir. Orta öğretim yabancı dil programına eğilip, karşılaşılan sorunların nerelerden kaynaklandığını, yapılan değişikliklerin faydalarını, problemleri gidermenin yollarını öğretmen görüşleri ile ortaya koymaktır. Orta öğretimdeki yabancı dil öğretmenlerinin bu konudaki görüşleri ve önerileri, hedeflenen başarıyı elde edemeyen yabancı dil öğretiminin geliştirilmesine yardımcı olacaktır. Bu çalışma ile Antalya İli, Muratpaşa İlçesi üçüncü eğitim bölgesindeki orta öğretim okullarında çalışan yabancı dil öğretmenlerinin programda yapılan değişikliklere ilişkin görüşleri, karşılaştıkları sorunlar ve çözüm önerileri ortaya konmaya çalışılmıştır.
Alt Problemler
Orta öğretim okullarında çalışan öğretmenlerimizden yukarıda belirtilen temel problem çerçevesinde aşağıdaki soruların cevapları istenecektir:
1. Ortaöğretimde uygulanan yabancı dil öğretiminde karşılaşılan sorunlar nelerdir?
2. Yapılandırılan yeni yabancı dil öğretim programına göre uygulama sınavları hakkında ne düşünüyorsunuz?
3. Ortaöğretimde uygulanan yabancı dil öğretimine eklenen DYNED eğitim programı hakkında görüşleriniz nelerdir?
4. Sizce ortaöğretimde uygulanan yabancı dil öğretiminde ölçme değerlendirme nasıl olmalı?
5. Ortaöğretimde uygulanan yabancı dil öğretiminde öğrencilerin ilgilerini arttırabilmek için neler yapılabilir; görüşleriniz nelerdir?
6. Ortaöğretimde uygulanan yabancı dil öğretiminde karşılaşılan sorunlar için çözüm önerilerinizi alabilir miyim?
7. Ortaöğretimde uygulanan yabancı dil öğretimini bir şeye benzetirseniz bu ne olurdu? Bir nesne, eşya ya da makine vb. Neden?
Yöntem
Bu araştırma; nitel bir çalışma olup, araştırmada kolay ulaşılabilir durum örneklemesi yapılmıştır. Durum çalışması desenlerinden bütüncül çoklu durum deseni kullanılmıştır.
Katılımcılar
Tablo 1. Araştırmaya katılan öğretmenler
Çalışma
Grubu
Çalıştığı Kurum
Kıdem
Branş
Cinsiyet
A
Antalya Anadolu Lisesi
3/1
İngilizce Öğrt.
Erkek
B
Toros Yağmur Anadolu ve Fen, Sağlık Meslek Lisesi
Özel
İngilizce Öğrt.
Erkek
C
Bahaeddin Güney Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi
4/1
İngilizce Öğrt.
Bayan
D
Aldemir Atilla Konuk Anadolu Lisesi
4/1
İngilizce Öğrt.
Bayan
E
Antalya İmam Hatip Anadolu Lisesi
3/1
İngilizce Öğrt.
Erkek
F
Metin Nuran Çakallıklı Anadolu Lisesi
2/1
İngilizce Öğrt.
Erkek
G
Necati Dölen Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi
5/3
İngilizce Öğrt.
Bayan
Araştırmanın katılımcılarını Antalya İli Muratpaşa İlçesi üçüncü eğitim bölgesinde görev yapmakta olan İngilizce öğretmenleri oluşturmaktadır. Araştırmanın çalışma grubunu ise kolay ulaşılabilir durum örneklemesi ile her okuldan 1 tane olmak üzere 7 İngilizce öğretmeni seçilmiştir.
Veri Toplama Tekniği ve Analizi
Araştırmanın veri toplama tekniği bireysel görüşmelerdir. Bu çalışmada önce uzman kişilerle beraber yarı yapılandırılmış görüşme formu hazırlanmış, literatür çalışması yapılmıştır. Formda, öğretmenler için kısa bir ön bilgi verildikten sonra, kişisel bilgiler yer almaktadır. Kişisel bilgilerden sonra sorular sorulmuştur. Sorular görüşmenin akışına göre çeşitlenmiş, kişinin yanıtlarını açması sağlanmaya çalışılmıştır. Öğretmenlerin verdikleri cevaplar ses kayıt cihazına kaydedilmiştir.
Çalışmada içerik analizi yapılarak, sonuçlar betimsel bir anlatım ile sunulmuştur. Doğrudan anlatımlara yer verilerek, ortaya çıkan temalar ve örüntüler çerçevesinde elde edilen bulgular araştırma hedefleri doğrultusunda sınıflandırılmıştır. Nitel araştırma paket programı NVIVO 10.0 kullanılarak açıklanması ve yorumlanması yoluna gidilmiştir.
2. BÖLÜM2. BÖLÜM
2. BÖLÜM

2. BÖLÜM




Bulgular
Bu bölümde araştırmaya katılan yabancı dil öğretmenlerinin program ve değişiklikleri hakkındaki görüşleri ortaya konulmaya çalışılmıştır. Öğretmenlerin görüşleri; yabancı dil öğretiminde karşılaşılan sorunlar, uygulama sınavları, DYNED uygulaması, ölçme değerlendirme sistemi, yabancı dile ilginin arttırılması, yabancı dilde karşılaşılan sorunlar için çözüm önerileri, yabancı dil için üretilen metaforlar kategorilerinde frekans analizine tabi tutulmuştur.
1. Orta Öğretim Okullarında Uygulanan Yabancı Dil Öğretiminde Karşılaşılan Sorunlar
Tablo 2'de orta öğretim okullarında çalışan öğretmenlerin yabancı dil öğretiminde karşılaştıkları sorunlar hakkında ki görüşler yüzde ve frekans dağılımlarıyla beraber yer almaktadır.
Tablo 2 Orta Öğretim Okullarında Karşılaşılan Yabancı Dil Öğretimi Sorunları Yüzde ve Frekans Dağılımı Tablosu
Karşılaşılan Sorunlar
A
B
C
D
E
F
G
f
%
5 : Öğrencilerin yabancı dile ilgisinin az olması ve korku duyması.







6
85,71%
1 : Hazırlık sınıflarının kaldırılması ve yabancı dil ders saatlerinin yetersizliği.







3
42,86%
6 : Üniversite sınavında yabancı dil sorularının katkı sağlamaması.







3
42,86%
2 : Okullardaki donanım ve alt yapının yabancı dil eğitimine uygun olmaması.







2
28,57%
3 : Öğrenci düzeylerinin eşit olmaması.







2
28,57%
4 : Öğrencilerin yabancı dil çalışma tekniklerinin yanlış olması.







2
28,57%
8 : Yabancı dil müfredatının her sınıf seviyesinde tekrar eden içerikten oluşması ve kitapların uygun olmaması.







2
28,57%
7 : Yabancı dil eğitiminin zorunlu olması.
 
 

 
 
 
 
1
14,29%
Yabancı dil öğretmenleri toplamda yedi alt başlık altında toplayabileceğimiz birçok önemli soruna parmak basmıştır. Bunlardan en önemlisi % 85, 71 yüzde ile orta öğretim öğrencilerin yabancı dile ilgisinin az olması ve korku duyması gelmektedir. Katılımcıların bu konudaki görüşleri aşağıda verilmiştir:
"Bir dördüncüsü de çocuklar yabancı dilden korkuyorlar. Yani konuşmaktan korkuyorlar, yanlış yaparım korkusu var." (A1,5)
"Tabi yabancı dil uzun bir süreç yani sadece ortaöğretimi ilgilendiren değil ilköğretimden belki anaokulundan itibaren başlaması gereken bir süreçtir aslında. Tabi biz lisede öğretmen olduğumuz için bu problemlerle daha çok karşılaşıyoruz. Öğrencinin motivasyonu kaybolmuş durumda geliyor liseye … Sadece bu konuyla alakalı motivasyon olan, yani ben yurtdışında okumak istiyorum diyen bir öğrenci … Evet, ya da İngilizce bir bölüm okumak istiyorum diyen bir öğrenci; ancak bu şekilde biz öğrencilerimize ulaşabiliyoruz. Diğer öğrencileri motive etmek gerçekten Antalya gibi bir ortam olmasına rağmen, çok ciddi dilini kullanabileceği ortamı olmasına rağmen öğrencilerimiz maalesef matematik, fizik, kimyaya boğuluyorlar ve İngilizceyi böyle bir angarya ders gibi görüyorlar. Şu andaki en büyük problemimiz maalesef bu."(B1,5)
"Ha şu da var Yabancı dilin ben ihtiyaç olmadığı sürece kullanılabilen bir olgu olmadığını düşünüyorum. Nedir, çocuk öğrenir biriktirir aktif kullanılmaz belki ama ihtiyaç hissettiğinde, hani torbamızda bir yerde vardır ve o oradan ortaya çıkar … Öğrencilerimiz bizim şeydir, sadece öğretmeninin konuştuğu İngilizceyi anlar. Başka biri gelip o sınıfa soru sorduğu zaman o kişinin karşısında cevapsız kalır. En azından bunu yıkabiliyorduk mesela, çocuğu motive ediyordu." (D1,5)
"Yabancı dilin günlük hayatta kullanılmadığından dolayı, çocukların çok fazla gereksinin hissetmemesi, ondan dolayı ulaşılamayacak bir şeymiş gibi görüp kendi gözlerinde büyüttüklerinden dolayı istenilen başarıyı yakalayamıyorlar. Yani gerekli olup olmadığının farkında değiller." (E1,5)
"Sorunlar olarak öğrencilerin konsantrasyonu, diğer derslerin ağırlığı da İngilizcenin daha iyi bir şekilde öğrenilmesini engellediğini düşünüyorum. Biz elimizden geldiği kadar öğretmeye çalışıyoruz, ama öğrencilerin hazır bulunuşluğu uygun değilse; öğrenci hazır gelmiyor, araştırmalarını yapmıyor, diğer dersleri bahane ediyorlar. bu konuda sıkıntı çekiyoruz … Evet, ilgileri azaldı. Bu sınav stresi, yoğunluğu İngilizce öğretimini kötü etkiledi." (F1,5)
"İkincisi ilgilerinin biraz daha az olduğunu düşünüyorum çünkü korkuyorlar yabancı dilden hani hiç bilmedikleri bir alan tabi ki korkmaları normal ama bu korku onların derse katılımlarını da etkiliyor. Bu da bir başka konu hani ilgisizlik ve yabancı dil öğretimine karşı önyargılı olma da başka bir problem." (G1,5)
Daha sonra %42,86 oranla hazırlık sınıflarının kaldırılması ve yabancı dil ders saatlerinin yetersizliği ile üniversite sınavında yabancı dil sorularının katkı sağlamaması alt problemleri karşımıza çıkmaktadır. Bu konuyla ilgili öğretmenlerimizin görüşleri de şöyledir:
"Tabi ki, en büyük sorun öncelikle; yabancı dil eğitiminde özellikle Anadolu liselerinde hazırlık sınıflarının kaldırılmasıdır. Daha sonra 10 saate inen İngilizce ders sayısının 8'e sonra 6'ya sonra üst sınıflarda 4'e düşürülmesidir ve aktif kullanılması için bir dili, gereken bütün beceri derslerinin ortadan kalkması bu sebeple; istenilen verimin sağlanamamasına neden oluyor. Yani ders saatlerimiz bize her türlü eğitimi vermek adına yetersiz kalıyor."(D1,1)
"Bence ilk olarak yabancı dil derslerinin azaltılması bir problem olmuştur … Önceden hazırlık sınıfımız vardı. 24 saat ders, istediğimiz şekilde uygulama şansı buluyorduk. Daha sonra 10'a düştü, şimdi 6'ya düştü 9. sınıflarda. Diğer sınıflarda 4'e düştü. Ciddi anlamda zaman sıkıntısı var diyelim."(F1,1)
"Mesela 9. sınıflarda haftada 6 saat ders işliyoruz bu ne demektir haftada 3 gün İngilizce var demektir. Diğer 2 güne de yine İngilizce olursa, çocuk her gün İngilizce ile ilgili ne yapıp ne yapmadığının ölçüleceğini düşünürse belki biraz daha fazla ilgi görebilir."(G1,1)
"Bir de tüm okullarda olduğu gibi üniversite sınavlarında sorulmadığı için gereksiz ders olarak görülüyor. Nasıl olsa bu sorulmuyor, benim önceliğim sayısal dersler, matematik, fizik, kimya; sözelciysem tarih, edebiyat, coğrafya olarak düşünüyor."(A1,6)
"Çünkü öğrencinin önünde ciddi bir sınav var, üniversiteye girme gibi bir problemleri oluyor öğrencilerimizin. İster istemez öğrenci şöyle düşünüyor; üniversite sınavında İngilizce soruları var mı? Yok. Hangi sorular var? Matematik fizik kimya var her neyse, o halde ben neden vaktimi İngilizceyle harcayayım diye düşündüğünden dolayı öğrenci İngilizce konusunu bi kenara bırakabiliyor … Bir noktada eğilirler, tabi ki; ben şu anda TEOG'u düşünüyorum, bu sınavda biliyorsunuz İngilizce soruları olduğundan dolayı, ister istemez öğrenci o soruları çözebilmek için eğilimi oluyor. İngilizce'ye biraz daha ilgi alaka gösterebiliyor. Ama maalesef şu anda lisede böyle bir şey olamıyor."(B1,6)
"Şimdi İngilizce Eğitimini İlkokul 2. sınıfa kadar düşürdük. Fizik, kimyayı 9. sınıftan sonra görmeye başlayan bir öğrenci için 40ar-50şer tane soru soruluyor. Ama on yıl boyunca gördüğü İngilizceden 1 tane bile soru çıkmıyor."(E1,6)
Okullardaki donanım ve alt yapının yabancı dil eğitimine uygun olmaması, öğrenci düzeylerinin eşit olmaması, öğrencilerin yabancı dil çalışma tekniklerinin yanlış olması, yabancı dil müfredatının her sınıf seviyesinde tekrar eden içerikten oluşması ve kitapların uygun olmaması sorunları % 28,57 oranında belirtilmiştir. Bu konulardaki görüşler de aşağıda verilmiştir:
"Dinleme çoğu yerde yapılamıyor çünkü kaynak yok elde. Yardımcı kitap kullanamıyorsunuz."(A1,2)
"Üniversitelerde gördüğümüz, bize gösterilen tekniklerin hiçbirini fiiliyata geçiremiyoruz. Ne teknik yönünden okullar uygun, bizim okulumuzda mesela dil laboratuarı yok; sadece kitap, tahta ve sözlük kullanarak ders işliyoruz. Akıllı tahtaların kurulumu yapılmadı mesela. Bir de bizim okulumuzun problemleri var yani maddi yetersizlikler, öğrencilerimizin durumu iyi değil, evde destek alamıyorlar. O yüzden sıkıntılı gidiyor." (C1,2)
"Çocukların düzeylerinin birbirine eşit olmaması. Her ne kadar düzey belirleme sınavı yapılsa da, dağılım çok geniş olduğu için belirli bir yerde toplamak zorunda kalıyorsunuz. Bu da çok iyi bilen ile az bilen arasında farklılık oluşturuyor."(A1,3)
"Bu öğretim şayet anaokuluna ya da ilköğretime kadar indirilebilirse ve öğrenci oradan belli bir seviye ile liseye gelirse burada pratik imkânı ile bu işler halledilebilir. Fakat öğrenci henüz; sıfır noktada gelen öğrenciler olduğundan dolayı ve motivasyonu da çok dağıldığından dolayı; öğrencimize lise çağlarında İngilizce öğretmek gerçekten ciddi bir külfet haline geliyor hem öğrenci açısından hem öğretmen açısından."(B1,3)
"İkincisi çocuklar TEOG sınavında sadece test tekniği ile geliyorlar, konuşma tekniği ya da diğer tekniklerden yoksun. İletişim eksikliği oluyor." (A1,4)
"Birinci sorun çocukların öğrendiklerini çabuk unutmaları. Derste aktifler, katılıyorlar, derse katılım var ama evde tekrar olmadığı için öğrendiklerini unutuyorlar. En büyük problem bu."(G1,4)
"Problemlerden bir tanesi de şu; çocuk ilkokul 2. sınıfta İngilizce'ye başlıyor, ilköğretimin 2. kademesine geliyor tekrar sıfırdan başlıyor, liseye geliyor tekrar sıfırdan başlıyor. Şimdi matematikte çarpım tablosunu yeniden ezberlemiyor lisede. Kaldığımız yerden; öyle bir sistem olmalı ki, hazırlanan kitap ilk iki ünite geçmiş konuları tekrarlamalı. Zaman kaybolmadan üzerine bir şeyler konulmalı. Yani kitapların doğru olmadığını düşünüyorum. Bu kitaplar ileri gitmenizi engelliyor. Hep aynı şeyleri tekrarlayıp duruyorsunuz. Kitaplarda bir sonraki üniteyle bağ çok fazla yok. Yani kelime öğreteceğimiz zaman kelimeyi bir sonrakinde kullanmıyor." (A1,8)
"İngilizce öğretimini yapamıyoruz. Yıllardı aynı yerde dönüyoruz, aynı konuları dön dolaş işliyoruz ama bir gram ilerleme yok. Herhalde çok fazla kelime ve gramer ağırlıklı eğitim vermeye çalıştığımız için bu böyle oluyor."(C1,8)
Son olarak yabancı dil eğitiminin zorunlu olması %14,29 oranında bir öğretmenimiz tarafından dile getirilmiştir.
"İngilizce dersinin zorunlu ders olmaktan çıkarılması lazım bir kere, seçmeli ders olsun. İsteyen görsün isteyen görmesin … Zaten ben hazırlık sınıfına da karşıydım. Çünkü dil öğretimi için bir öğrencinin hayatından 1 yıl çalınması çok yanlış. İnsanlar yurt dışında 3 ayda 4 ayda bu işi bizden çok daha iyi yapıyorlar. Ne bileyim, bi yaz kursuna gönderseniz çocuğu mesela İngiltere'ye 2 aylığına; şakır şakır hepsinden çok daha iyi düzeyde gelir buraya. Biz çok fazla zaman harcıyoruz, para harcıyoruz ama nitelikli değil."(C1,7)
Öğretmenlerin yabancı dil eğitiminde yaşadıkları sorunlara ilişkin görüşlerini genel olarak yorumladığımızda; yabancı dile karşı öğrencilerin sergiledikleri ilgi, motivasyon, önyargı, çekinme gibi tutumlar en çok tekrar edilen sorun konumunda bulunmaktadır. Özellikle Anadolu Liselerindeki sistemin değiştirilmesi ve hazırlık sınıflarının kaldırılması, tüm lise tipleri için ders saatlerinin azlığı ve üniversite sınavında yabancı dil sorularının katkı sağlamaması önemli sorunlar arasında yer almaktadır. Okullarda dil laboratuvarlarının ya da gerekli alt yapının olmayışı, öğrencilerin seviyelerinin farklı olması ve yabancı dile nasıl çalışacaklarını bilmemeleri, kitapların yetersiz ve konuların doğru yapılandırılmaması diğer sorunlar arasında bulunmaktadır. Yabancı dil eğitiminin zorunlu olmaması gerektiği hususunda da görüş bildirilmiştir.
2. Orta Öğretim Okullarında 2014-2015 Eğitim Öğretim Yılında Yeniden Yapılandırılan Yabancı Dil Öğretim Programı: Uygulama Sınavları
Tablo 3'de öğretmenlerin yeni değiştirilen yabancı dil öğretim programı; uygulama sınavları hakkındaki görüşleri yüzde ve frekans açıklamalarıyla verilmiştir.
Tablo 3 Orta Öğretim Okullarındaki uygulama sınavları Hakkındaki Görüşler; Yüzde ve Frekans Dağılımı Tablosu
Uygulama Sınavları ile ilgili görüşler
A
B
C
D
E
F
G
f
%
6 : Zaman yetersizliğinden ve sınıf mevcutlarının kalabalık olmasından dolayı uygulama sınavlarının yöntem farklılığı ve uygulanamaması.







4
57,14%
4 : Uygulama sınavlarının önemli, faydalı olması ve öğrencileri motive edip, ilgilerini arttırıp heyecanlandırması.







3
42,86%
1 : Akıllı tahtaların uygulama sınavlarındaki faydası.







2
28,57%
2 : Konuşma becerisinin ölçülmesi için ön hazırlık yapılması gerekliliği.







2
28,57%
3 : Uygulama sınavları için gerekli altyapının olmaması ve ortak sınav düzenlemesi.







2
28,57%
5 : Uygulama sınavlarının yapılması.







2
28,57%
8 : Yabancı dil müfredatının her sınıf seviyesinde tekrar eden içerikten oluşması ve kitapların uygun olmaması.







2
28,57%
7 : Yabancı dil eğitiminin zorunlu olması.
 
 

 
 
 
 
1
14,29%
Uygulama sınavları hakkında yorumlarını sunan öğretmenlerin en popüler görüşü % 57,14 oranla Zaman yetersizliğinden ve sınıf mevcutlarının kalabalık olmasından dolayı uygulama sınavları' nın yöntem farklılığı ve uygulanamaması olmuştur. Öğretmenlerin bu konudaki görüşleri aşağıda verilmiştir:
"İyi bir kitapta zaten 4 skills'i uyguluyorsunuz. Ayrıca bir ders ayırırsanız zaten konular bitmiyor, ayrıca bir ders ayırmanız gerekiyor. İyi bir öğretmen kenarda durmalı, öğrenci yanlış yapabilir. Öğrenci bir daha konuşmak istemeli, cesaretlendirilmeli. Biz uygulama sınavlarını ders esnasında yaptık, ekstra bir ders olarak değil." (A2,6)
"Yapmadık, yapamayız ve yapamayacağız. Zaten teknik olarak mümkün değil bizim yapmamız, ayrıca zaman açısından da mümkün değil. 30 küsur kişilik sınıfları, tek tek ki en az 10 dk bir öğrenciye ayırmamız lazım, yapamıyoruz yani." (C2,6)
"Biz konuşma sınavında belirli cümleler ya da sorular tespit ettik. Onları işte öğrenci içinden bir tanesini seçti, onunla ilgili birkaç cümle kurarak kendisini ifade etmesini istedik. Sınıf ortamında gerçekleştirdik." (D2,6)
"Ben bu bu sınavları olumlu buluyorum fakat zaman yetersizliğinden dolayı dinleme, konuşma, yazma becerilerine ağırlık veremediğimizi düşünüyorum … Dinleme, konuşma konusunda yaptık, yazma becerisini yazılı ile birlikte değerlendirdik … Bence dışında yapılmalıdır." (F2,6)
Ardından; %42,86 oranla uygulama sınavlarının önemli, faydalı olması ve öğrencileri motive edip, ilgilerini arttırıp heyecanlandırması gelmektedir. Bu konuyla ilgili katılımcıların görüşleri aşağıdaki gibidir:
"Ekstradan bir uygulama sınavı yapılması öğrencileri belki heyecanlandırabilir" (A2,4)
"Mesela Gramerinden ve Okumasından 60 aldı diyelim bir öğrenci, 60 puanlık bir sınav hazırlayıp, geri kalan listening ve speaking sınavını 20, 20 şeklinde bölüp yani öğrencinin o dinlemenin de konuşmanın da önemli olduğunu en azından not noktasında yapmam gerekir şeklinde düşünüp önem veriyor." (B2,4)
"Uygulama sınavlarının yararlı olduğunu düşünüyorum, çünkü bir dil öğreniyorsanız mutlaka bunu kullanmanız gerekir, kullandıkça öğrenebilirsiniz ancak. Uygulama sınavı da çocukların dil öğretimine bakışlarını değiştirdiği için bence yararlı. Çünkü öğrenciler hem sözlü bir sınava tabi tutuluyorlar; sınav demeyelim de hadi karşılıklı bir konuşma şeklinde, böylece konuşma becerilerini geliştirmek için çaba harcıyorlar. Ayrıca listening ve reading de olduğu için bu sınavların içerisinde öğrenciler biraz daha aktif hale geliyorlar uygulama sınavı ile, o yüzden bence iyi bir şey uygulama sınavlarının olması … Aslında ilginç geldi çocuklara. Çünkü önceden sadece yazıyorlardı, belki derste bir kaç kişi okuyordu vs. ama böyle dinlemeye yönelik biz bir şarkı seçtik mesela çok da hoşlarına gitti, yani öğrencilerin tutumu gayet güzeldi bu uygulama sınavlarına karşı … Tabi ki evet evet, bir de onlara hitap ediyordu, hani güzel bir dinleme parçası şarkı seçtik, tam gençlere yönelik bir şeydi. Öyle olduğu için sıkılmadılar bu sınavı yaparken." (G2,4)
Uygulama sınavları ile ilgili belirtilen diğer görüşlerin oranı % 28,57 bulunmuştur. Akıllı tahtaların uygulama sınavların' daki faydası, konuşma becerisinin ölçülmesi için ön hazırlık yapılması gerekliliği, uygulama sınavları için gerekli altyapının olmaması ve ortak sınav düzenlemesi ve uygulama sınavlarının yapılması bu görüşlerdir. Öğretmenlerimizin paylaştıkları aşağıda verilmiştir:
"Uygulama sınavları bizim okulumuz için söyleyecek olursak yeterli ekipmanımız olduğunu söyleyebiliriz. Mesela dinleme, yazma veya konuşmayı veya akıllı tahtaları kullanarak bunların gündelik hayatta neler yapılabileceğini görüyorlar." (E2,1)
"Biz her ne kadar akıllı tahtadan faydalanarak bunu yapmaya çalışıyorsak da, bunu yeterli görmüyorum." (F2,1)
"Grammeri çok iyi bildikleri halde, konuşurken yanlış yapma korkusundan dolayı yapamadıklarını ve kelime dağarcıklarının eksikliğinden dolayı; hani önce kelimenin mesela kapı kelimesinin Türkçesinin kapı, İngilizcesinin 'door' olduğunu düşünüp cümleyi kurmaya çalıştığını, ondan dolayı konuşma sınavında bazı sorunlar olabileceğini düşünüyorum." (E2,2)
"Öğrencilerin ekstra çalışmaları, hazırlanmaları gerektiğini düşünüyorum. Örneğin Konuşma sınavına gelmeden önce bir ön hazırlık yapması gerekiyor, örnek yapılarını görmesi gerekiyor, buna zaman bulması gerekiyor diye düşünüyorum." (F2,2)
"Laboratuar ortamında olması gerekir bir kere. Bu uygulama sınavlarının yapılabilmesi için öncelikle her okula bir dil laboratuarı yapılması lazım." (C2,3)
"O konuda sıkıntı yaşıyoruz neden; birincisi uygulama sınavları yapılacak deniyor 4 skills yer alacak deniyor sınavlarda, bir yandan da deniyor ki liselerde uygulanan sınavların tamamı ortak sınav olacak. Şimdi ortak sınav yaptığınız yerde; 9-10-11-12. sınıf aynı 40 dakikanın içinde farklı derslerden sınav oluyorlar. Biri matematik olurken biri İngilizce oluyor. Ben dinleme becerisini ölçeceğim sınavı o ortak sınav esnasında yapabilme şansına sahip değilim. Onun için ne yapmayı düşündük biz; evet diğer yazmadır, okumadır, gramerdir bunların hepsini ana sınavda yapıyoruz; ama konuşma ve dinleme için ayrıca bir sınav düzenliyoruz. Mecburen çünkü ortak sınavla çelişiyor." (D2,3)
"Zaten özel okul olduğumuzdan dolayı uygulamakta olduğumuz bir sistemdi bu. Normal şartlarda da uygulamakta olduğumuz bir sistemdi bu. Yani yazılılarımızı belirli bir puan üzerinden yapıp onun üzerine işte Listening Sınavı ve Speaking Sınavı yapma şeklinde üzerine öğrencimize koyuyoruz … Yani biz yazılımızı yapıyoruz, bunun haricinde dinleme sınavımızı yapıyoruz, aynı bu uluslararası KET PET sınavlarında olduğu gibi, öğrencimiz iki kez dinliyor neticede listening bu elindeki kağıda yazıyor, ayriyeten konuşmasını da pratik olarak değerlendiriyoruz. Yani normalde 4 Skills dediğimiz işi zaten bilfiil uygulamaya çalışıyoruz." (B2,5)
"Evet kendi okulumuzda biz yaptık. Her öğrenci ile tek tek, diğer İngilizce Öğretmeni arkadaşlar ile birlikte, bireysel olarak, onlarla karşılıklı bir konuşma şeklinde değerlendirme yaptık. Daha sonra onlara dinleme metni verip, neyi ne kadar anladıklarını görme imkânımız oldu. Aynı zamanda reading de yaptık, verdiğimiz parçaları okudular, ilk defa karşılaştıkları metinleri okudular. Yani biz okulumuzda bu uygulama sınavlarını hakkıyla yaptık diye düşünüyorum, gayet de güzeldi." (G2,5)
Orta öğretim okullarına yeni gelen Uygulama Sınavları değerlendirmesi genel olarak yorumlanırsa; her okulda farklı uygulandığı hatta uygulanamadığı söylenebilir. Aslında motive edici, ilgi çekici ve heyecanlandırıcı olduğu görülebilmekte fakat ne zaman, ne altyapı, ne sınıf mevcutları, ne de müfredat buna uygun değil görüşü mevcuttur.
3. Orta Öğretim Okullarında 2014-2015 Eğitim Öğretim Yılında Yabancı Dil Öğretim Programına Eklenen DYNED Uygulaması
Tablo 4'de katılımcıların yabancı dil öğretim programına yeni eklenen DYNED (Dynemic Education) eğitim programı hakkındaki görüşleri yüzde ve frekanslarıyla birlikte gösterilmiştir.
Tablo 4 DYNED Programı Hakkındaki Görüşler; Yüzde ve Frekans Dağılımı Tablosu
 DYNED Sistemi Görüşleri
A
B
C
D
E
F
G
f
%
7 : Orta öğretimde DYNED sisteminin uygulanamaması.







7
100,00%
4 : DYNED sisteminin arıza vermesi.







4
57,14%
1 : Alt yapı ve donanım eksikliğinin olması.







3
42,86%
2 : DYNED e karşı olumsuz düşünceye sahip olunması.







3
42,86%
5 : DYNED yerine uygulanabilecek alternatif fikirlerin sunulması.







3
42,86%
6 : Müfredat ve ders saatlerinin azlığından dolayı zaman ayrılamaması.







2
28,57%
3 : DYNED ile ilgili yeterli bilgilendirme yapılmaması.







1
14,29%
7 : Yabancı dil eğitiminin zorunlu olması.
 
 

 
 
 
 
1
14,29%
Tablo verilerine göre; orta öğretim öğretmenlerinin DYNED ile ilgili en önemli söylemi %100 oran ile bu yeni programın liselerde uygulanamamasıdır. Öğretmenlerin dile getirdiği görüşler aşağıda verilmiştir:
"DYNED okulumuzda henüz yer almadı." (A3,7)
"Uygulamıyoruz. Açıkçası uygulamadığımızdan dolayı çok da bir bilgim yok." (B3,7)
"Hayır uygulamıyoruz." (C3,7)
"DYNED ile ilgili bize çok fazla yazı geldi. Bunu ne zaman biz yapmaya kalksak denesek, sistem burada bir arıza verdi ve girişini yapamadık. Çalışamadık. " (D3,7)
"Okulumuzda DYNED programı var ama bir aksaklıktan dolayı hala bağlanamadık. Uygulamadık." (E3,7)
"Biz uygulamaya çalıştık fakat sistemin yetersizliği ve sorunlar yüzünden yeterince uygulayamadık. " (F3,7)
"Şimdi, ben ilköğretimde de çalıştım, DYNED' in uygulama açısından bir sıkıntısı var. Uygulayamıyoruz." (G3,7)
Orta öğretim öğretmenlerinin DYNED ile ilgili ikinci en önemli söylemi %57,14 oran ile sistemin arıza vermesidir. Öğretmenlerin görüşleri aşağıda verilmiştir:
"Bağlantı kuramadık."(A3,4)
"DYNED ile ilgili bize çok fazla yazı geldi. Bunu ne zaman biz yapmaya kalksak denesek, sistem burada bir arıza verdi ve girişini yapamadık. Çalışamadık. Bununla ilgili etrafımıza sorduğumuz zaman herkesin aynı şekilde sorun yaşadığını duyduk. En son bir arkadaşımız DYNED' in buradaki koordinatörü ile görüşmeye geçti, sistemin kendisinde bir sıkıntı olduğunu ve giriş yapılamadığını söyledi. Bu yüzden de biz DYNED' e giriş yapamadık bile. "(D3,4)
"Okulumuzda DYNED programı var ama bir aksaklıktan dolayı hala bağlanamadık. Uygulayamadık. DYNED programının ilköğretimlerde çöktüğünü biliyorum. "(E3,4)
"Biz kayıt olduk fakat öğrencileri tam kayıt edemedik. Sistemde arızalar vardı. Bizim BT sınıfımız ve teknolojik alt yapımız müsait fakat sistemde sorunlar vardı. "(F3,4)
%42,86 oran ile verilmiş diğer DYNED görüşleri; alt yapı ve donanım eksikliğinin olması, DYNED e karşı olumsuz düşünceye sahip olunması, DYNED yerine uygulanabilecek alternatif fikirlerin sunulmasıdır. Öğretmenlerin görüşleri aşağıda verilmiştir:
"Şimdi şifreler dağıtılacak, tamam dağıtalım şifreleri çocuklara; tekrar söylüyorum okulumuzda BT sınıfı yok, çocukların evlerinde bilgisayarları yok, e benim böyle bir imkânı tanımam uygulamam mümkün değil. Sadece yasal izleği neyse biz de onu gerçekleştiriyoruz." (C3,1)
"Liselerde bunun başarıyı sağlayabilmesi için örneğin bizim okulumuzu örnek olarak göreceksek; birçok öğrencimiz yurtta kalıyor, cep telefonları dâhil yasak olan bir durumda internetin olmadığı, birçok ailede internetin olmadığı bilgisayarın olmadığı durumda, DYNED' in ne kadar başarılı olacağını düşünürsek %20 - %30lar seviyesinde öne çıkacağını zannetmiyorum. " (E3,1)
"Her öğrencinin evinde bilgisayar ve internet erişimi olması gerekiyor DYNED' in çok güzel bir şekilde uygulanabilmesi için. Ama bu şekilde imkanı olan öğrenci sayısı az, öyle olduğu için okulda yapılıyor DYNED … Bu bilgisayar destekli dil sınıfları olursa çok daha güzel olabilir … Ama tabi ki her öğrencinin rahatça kullanabileceği kulaklığın mikrofonun olduğu bir ortamda yani böyle bir dil laboratuarında çok daha başarılı olur. Yani DYNED güzel bir sistem bence." (G3,1)
"Yani DYNED programını uygulayamıyoruz zaten olumsuz düşünüyorum." (A3,2)
"Çok da faydalı olacağını düşünmüyorum zaten. " (D3,2)
"Mesela geçen senelerden ilköğretimden duyduğum bir şey; hiç İngilizce bilmeyen bir çocuk sadece tekrar ederek %100 başarıyı sağlayabildiğini görüyoruz. Dinlemede sadece aynı tuşa defalarca basarak başarıyı sağlıyor. Ama öğrenci İngilizceyi bilmiyor sadece onun bir görev olduğunu, ödev olduğunu, onun karşılığında bir not alacağını düşündüğünden dolayı tekrarını yapıyor, herhangi bir şey öğrendiğini ben düşünmüyorum. Liselerde de çok başarılı olacağını düşünmüyorum. 12. sınıfların birçoğu açık liselere veya dershaneler kapatıldığı için özel okullara gidecekler. Orada da çocukların ihtiyacı olan şeyin DYNED' i uygulayabileceğini zannetmiyorum. " (E3,2)
"Onun yerine film saatleri konabilir. İnternette speaking örnekleri var, onlardan faydalanabilinir." (A3,5)
"Biz sınıflardaki akıllı tahtalardan daha çok verim alıyoruz. Ders kitaplarımız birer flash bellek oldu bizim, oraya girdiğimiz zaman; müzikli, dinlemeli, çeşitli etkinlikleri olan, bir sürü fonksiyon kullanabildiğimiz programlar var. Onları kullanarak çok büyük fayda sağladık mesela. Çocukların bir sürü duyusuna hitap ettik. " (D3,5)
"Yani 11'e 12'ye gelmiş bir öğrencinin daha farklı ihtiyaçları var. Bu ihtiyaçları karşılamanın en güzel yolunun DYNED olduğunu değil, üniversiteye sınavında hangi bölüme girilirse girilsin 10 tane İngilizce sorusu sorulacak olsa, DYNED'in gösterdiği başarının çok daha ilerisinde bir başarıyı göstereceğini düşünüyorum. Yani YDS gibi ağır bir sınav değil, tarih, coğrafya soruları gibi 8-10 tane İngilizce sorusu çıkacak olsa; ki açık öğretim sınavlarının hepsinde İngilizce var ama o üniversite sınavında İngilizce soru yapmadan gidiyor. Ama oraya gidince İngilizce görüyor. Tüm sınavlarda 10-15 tane İngilizce soru sorulacak olsa." (E3,5)
% 28,57 oran ile müfredat ve ders saatlerinin azlığından dolayı zaman ayrılamaması ve % 14,29 oran ile DYNED ile ilgili yeterli bilgilendirme yapılmaması konuyla ilgili verilen diğer görüşlerdir. Katılımcılar şöyle demiştir:
"Yoğun bir uğraş gerektiren bir şey olduğu söyleniyor, zaman yetmiyor. Bizde de öğrencilerimiz üniversite sınavına hazırlanacaklar, bunun için zaman ayırmayacaktır. Ben mesela tecrübeme dayanarak eve ödev vermiyorum, derste çalışma kâğıtları dağıtıyorum yine derste yapmasını sağlıyorum." (A3,6)
"Bu da belli bir süre mesela öğrenci başına 5 dk gibi bir süre düşüyor, bu da tabi ki yeterli bir süre olmuyor. Orada öğrenciler sadece gördükleri sorulara cevap veriyorlar, rahat bir ortam olmadığı için okuldaki ortam dinleme sorularını çok iyi yapamıyorlar mesela … Yani okullarda 5 dakikalık sürede DYNED yapmak çok verimli olmuyor. Çünkü örneğin başka arkadaşından yardım alıp yapabiliyor, onun cevapladığı gibi cevaplayabiliyor … Ayrıca müfredata DYNED için ayrı bir bölüm de ayrılması gerekir. Yani biz mesela 6 saatlik bir derse bir taraftan elimizde yetiştirilmesi gereken bir kitap var, bir de onun içine DYNED' i sokmak yerine, örnek veriyorum 4 saat kitap işlenecektir, haftada 2 saat DYNED' e ayrılacaktır diye bir düzen de oluşturulabilir." (G3,6)
"Zaten DYNED CD'lerini dağıttılar, ne bilgilendirme yaptılar, ne bir kurstan geçirdiler. Lise öğretmenlerinin hiçbirisi konuya hâkim değil." (C3,3)
Genel olarak bir yorumlamada bulunulursa; DYNED orta öğretim okullarına 2014-2015 eğitim öğretim yılında giriş yapmış ama uygulama yapılamamakta görüşü hakimdir. Gerek alt yapı gerekse sistem sorunları nedeniyle öğretmenlerimiz önyargılı bir tutuma sahiptir. Uygulamak için ayrıca bir zaman istenmekte ve daha iyi bir bilgilendirme beklenmektedir.
4. Yabancı Dil Öğretim Programına Uygulanan Ölçme Değerlendirme Sistemi
Orta öğretim öğretmenlerinin yabancı dil ölçme değerlendirme sistemine ilişkin görüşleri Tablo 5'de yüzde ve frekanslarıyla birlikte gösterilmiştir.
Tablo 5 Yabancı Dil Ölçme Değerlendirme sistemiyle ilgili söylemler; Yüzde ve Frekans Dağılımı Tablosu
Ölçme – Değerlendirme ile ilgili görüşler
A
B
C
D
E
F
G
f
%
1 : Ortak yazılı, performans ve proje uygulanması.







6
85,71%
2 : İngilizce hikaye okutma, role play'ler, grup çalışmaları, gezi gözlem çalışmaları, ve quiz'lerin ölçme değerlendirmeye dahil edilmesi.







4
57,14%
3 : Uygulama Sınavları hakkındaki farklı yorumlar.







4
57,14%
4 : Dört becerinin ölçülmesi.







2
28,57%
5 : DYNED yerine uygulanabilecek alternatif fikirlerin sunulması.







3
42,86%
6 : Müfredat ve ders saatlerinin azlığından dolayı zaman ayrılamaması.







2
28,57%
3 : DYNED ile ilgili yeterli bilgilendirme yapılmaması.







1
14,29%
7 : Yabancı dil eğitiminin zorunlu olması.
 
 

 
 
 
 
1
14,29%
Yabancı dil öğretiminde en çok kullanılan ölçme değerlendirme sistemi yazılı ortak sınavlar, proje ve performans görevleri olarak belirlenmiştir. % 85,71 oranla verilen bu görüler şöyledir:
"Yazılı yapıyoruz. Telafi sınavına gerek kalmıyor, çünkü zayıf alan öğrencimiz olmuyor." (A4,1)
"Biz yazılımızı yapıyoruz." (B4,1)
"Bir dönemde ikişer sınav yapıyoruz, iki tane performans notu, soru cevap, boşluk doldurma, kısa cevaplı sorular, eşleştirme etkinlikleri yapıyoruz." (C4,1)
"Performans izlenmeli. Öğrencilerin bütün sene boyunca yaptığı tüm çalışmaların izlenip değerlendirilmesi yerinde bir çalışma. Proje görevlerinin de çok faydalı olduğunu düşünüyorum ama notla değerlendirilme konusunda gönüllülük esas olmalı diye düşünüyorum." (D4,1)
"Ölçme değerlendirmede; bizim yıllık planlarımızda verdiğimiz gibi, ödev konusuna girecek olursak proje performans ödevlerinde belirtiyoruz mesela zamanında getirme, kendi cümlelerini kurmuş olma, gramer kurallarına uygun olmasa bile, yanlış yapsa bile anlatmak istediği şeyi anlaşılabilecek düzeyde olmasından dolayı; mesela okuma, yazma, dinleme gibi anlama gibi olan bölümlerden not veriyoruz." (E4,1)
"Biz ortak sınavlar yapıyoruz … Ayrıca performans proje çalışmaları da yapıyorlar." (F4,1)
% 57,14 oranına ulaşan diğer öğretmen görüşleri; İngilizce hikâye okutma, role play' ler, grup çalışmaları, gezi gözlem çalışmaları ve quiz' lerin ölçme değerlendirmeye dâhil edilmesi ayrıca uygulama sınavları hakkındaki farklı yorumlardır. Aşağıda bu konuda söylenenler sunulmuştur:
"Yılbaşında bizim planladığımız geziler oluyor, özellikle öğrencilerimizin dil pratiği yapmaları açısından bir kısım turistik yerlere götürüyoruz öğrencilerimizi. Mesela Perge' ye götürüyoruz, orayla görüşüyoruz ve diyoruz ki hangi günler daha çok turist geliyor diyoruz. Onlar da bize çarşamba, perşembe her neyse. Öğrencilerimizden grup grup götürüp orada ellerine kâğıtlar veriyoruz turistlere şu soruları sorabilirsiniz şeklinde. Orada dağılıyorlar zaten … İlgiyi arttırıcı bir faaliyet, aynı zamanda o verdiğimiz sorularını da cevaplarını biz sonradan istiyoruz. "Hangi soruyu sordun?" "Kiminle konuştun?" ve "Aldığın cevaplar nelerdir?" "Getir bakalım." şeklinde inceliyor ve bunu da değerlendirmeye tabi ki dâhil ediyoruz." (B4,2)
"Yıllık ödevlerimizde röportajlar falan verdik. Genelde gramer, kelime ve okuma ağırlıklı değerlendirme yapabiliyoruz." (C4,2)
"Onun dışında sınıfta gruplara ayırarak verdiğiniz proje ya da grup ödevlerinin ciddi anlamda çok keyifli geçtiğini görüyoruz. E bunda da gönüllülük esas olduğu zaman, çocuğun not kaygısı olmaksızın aktiviteye katıldığını görüyoruz. Çok daha keyifli yapıyor ve çekincesi olmuyor. Biz kendi okulumuzda ana sınavlardan önce mutlaka özellikle 9. ve 10. sınıflarda, quiz yapıyoruz. Sınavla birebir neredeyse eş değerde. Onun çok büyük faydasını görüyoruz. Çocuk sınavın ne ağırlıkta olduğunu, ne tip sorular çıkacağını görüyor, kendisine bir hafta on gün önceden yapıldığı için hazırlanma şandı oluyor ana sınava." (D4,2)
"İngilizce kitap okuma, özet çıkartma üzerinde duruyoruz. Faydası var." (F4,2)
"Konuşmada ancak role playler yapılabiliyor, sınıf içi aktivitesi olarak." (C4,3)
"Uygulama sınavları için de herhangi bir yorumda bulunmak istemiyorum açıkçası." (D4,3)
"Ayrı sınav yaptık. Dinleme sınavı yaptık, konuşma değil. Konuşmayı da ders içerisinde sözlü performans yerine gelen yani sorduğunuz sorulara cevap vermesi vs. Örnek verecek olursak akıllı tahtadan bir şarkı çalıp dinleme becerisine, o şarkının boşluklarını kelimelerini duyarak, kelimelerin telaffuzlarını hissederek ona göre nasıl doldurabileceğini merak ettiğimizden dolayı böyle uyguladık." (E4,3)
"Ayrıca uygulama sınavlarını iyi uygulayabilirsek bunlar yeterli olur diye düşünüyorum." (F4,3)
Okuma, yazma, dinleme ve konuşma becerilerinin dördünü de ölçmeye ve değerlendirmeye değinen öğretmenlerin görüşleri % 28,57 oranındadır ve aşağıda verilmiştir:
"Bunun haricinde dinleme sınavımızı yapıyoruz, aynı bu uluslararası KET PET sınavlarında olduğu gibi, öğrencimiz iki kez dinliyor neticede listening bu elindeki kâğıda yazıyor, ayrı yeten konuşmasını da pratik olarak değerlendiriyoruz. Yani normalde 4 Skills dediğimiz işi zaten bilfiil uygulamaya çalışıyoruz."(B4,4)
"Biz ölçme değerlendirme yaparken 1. dönem; sınavın belli bir yüzdesini uygulama sınavına alacak şekilde yaptık. Yani öğrenci 100 tam puanı sadece kâğıt üzerindeki cevaplarından değil de, konuşma, dinleme becerisinden de aldı. O yüzden güzel bir değerlendirme yaptığımızı düşünüyorum … Evet aynen, konuşma ve dinleme de dahil … 1.dönem diğer 2 öğretmen arkadaşım ile birlikte çalıştık ve ayrıca bir zaman ayırdık. Kendi mesai saatimizin dışında kaldık okulda. Mesela ben öğlenciyim sabah erken geldim, sabahçı arkadaşım öğleden sonra kaldı. Hani birazcık daha kendi zamanımızdan da feragat ederek konuşma sınavlarımızı yaptık … konuştuğumuz zaman, bunun böyle yapılmadığını da gördüm farklı okullarda. Umarım herkes bizim gibi yapmıştır diyorum çünkü öğrenciler açısından güzel bir değerlendirme oldu en azından. Kendilerinin de nasıl not alacaklarını bilebildiler." (G4,4)
Orta öğretim yönetmeliğine bağlı olarak yabancı dil yazılıları ortak sınav sistemine göre uygulanmaktadır. Proje ve performans görevleri yerleşmiş birer değerlendirme kıstasıdır. Uygulama sınavları hakkında değişik yorumlar bulunmaktadır ve grup çalışmaları, yabancı dil de hikâye okuma, rol oyunları, gezi gözlem çalışmaları değerlendirmeye katkı sağlamaktadır. Dört becerinin de ölçülmesi esas amacımız olmasına rağmen şartlar gereği sağlanamamaktadır.
5. Öğrencilerin Yabancı Dile İlgilerini Arttırabilmek İçin Yapılabilecek Etkinlikler
Orta öğretim öğrencilerinin ilgi ve çalışma yönleri daha çok hayatlarını etkileyebileceğini düşündükleri üniversite sınavındadır. Yabancı dilin önemini kavratmak için öğretmenlerin görüşleri Tablo 6'da yüzde ve frekanslarıyla birlikte gösterilmiştir.
Tablo 6 Öğrencilerin yabancı dile ilgilerini arttırabilmek için öğretmenlerin görüşleri; Yüzde ve Frekans Dağılımı Tablosu
 İlgi Arttırmak için görüşler
A
B
C
D
E
F
G
f
%
1 : Okul içi teknik ve uygulamalarının geliştirilmesi.







5
71,43%
2 : Yurtiçi ve yurt dışı geziler düzenlenip yabancı dilde iletişim kurma ve pratik yapma imkanının arttırılması.







2
28,57%
3 : Aile, rehberlik servisi ve sınıf öğretmenlerinin destek vermesi.







2
28,57%
4 : Seminer, mektup arkadaşlığı ve teknolojiden faydalanılması.







2
28,57%
5 : Not kaygısının ortadan kaldırılması ve yabancı dilin zorunlu ders olmaktan çıkartılması.







1
14,29%
6 : Yeni projeler üretilmesi ve AB Projelerinin takip edilmesi.







1
14,29%
3 : DYNED ile ilgili yeterli bilgilendirme yapılmaması.







1
14,29%
7 : Yabancı dil eğitiminin zorunlu olması.
 
 

 
 
 
 
1
14,29%
Öğretmenlerimizden gelen cevaplara göre % 71,43 oranında en çok söylenen görüş okul içinde farklı yöntem ve teknikler ile öğrencilerin ilgisini yabancı dile çekmek. Bu yorumlar aşağıda sunulmuştur:
"İngilizce'ye ilgileri orta öğretimde azalıyor. İlkokulda biraz değişik geliyor, öğretmenin sempatikliği ile ilgi yoğun oluyor. Liseye geldiklerinde, öncelikle sınav var. Çocuğun ilgi alanı neyse o yönde verebilirsin, örneğin ben İmam Hatip Lisesinde de çalıştım, çocuklara camiyle ilgili cümleler verirdim. Mesela camide karşılaştıkları bir turiste elini yıka, ayağını yıka, başını kapat, ayakkabıyla giremezsin gibi basit basit cümleler verirdim. Tabi ki ilgileri arttı ve heveslendiler. Daha sempatik hale geldi dil, yani her öğrenciye göre bir yöntem bulmak gerekir. Bir de doğru yaptıkları sürece ödüllendirmek de gerekir, pozitif ve motive edici konuşmalıyız." (A5,1)
"Kitapların değişmesi gerekiyor bir kere, tek düze kitaplardan kurtulmak lazım." (C5,1)
"Ders saati arttırıldıktan sonra elbette ki ilgi çekmek ya da başarıyı arttırmak için bir sürü şey yapılabilir." (D5,1)
"Yani öğrencilere mesela bazı cümleler söylüyorum, o cümleleri araştırıyorlar veya en basitinden şunu söyledim ben İngilizce olarak bir şeyi düşündüğünüzde Türkçe olarak söylediğinizde aynı cümleyi İngilizce olarak söylerseniz dedim." (E5,1)
"Şimdi uygulama sınavlarından sonra öğrencilerin ilgileri arttığına göre demek ki bu çocuklar bu dili kullanmak istiyorlar. Yani biz öğrenci ilgisini attırmak için önce dili nerde nasıl kullanacağını anlatmamız gerekir." (G5,1)
% 28,57 oranla belirtilen diğer görüşler ise; yurtiçi ve yurt dışı geziler düzenlenip yabancı dil' de iletişim kurma ve pratik yapma imkânının arttırılması, aile, rehberlik servisi ve sınıf öğretmenlerinin destek vermesi, seminer, mektup arkadaşlığı ve teknolojiden faydalanılması şeklindedir. Bu görüşler aşağıda sunulmuştur:
"Yurt dışı gezilerimiz var bizim. Mesela 15 tatilde 10 günlük bir İngiltere gezisi yaptı öğrencilerimiz. Tabi ki bu da motive edici, ilgi arttırıcı bir şey. Evet; şimdi orada öğrenci görüyor, havaalanında soruyorlar, pasaportuydu şuydu buydu; eyvah diyor tabi ki öğrenci pratik yapmadıysa; İngilizce lazımmış. İngilizce belki bana Türkiye'de lazım değil ama yurtdışında herhangi bir şey düşünüyorsam ben İngilizce'yi kesinlikle öğrenmem gerekir mantığı öğrencide yerleşiyor."(B5,2)
"Hani İngilizce sadece kâğıt üzerinde sınava girdiğimiz çıktığımız ders olmaktan ziyade, ha ben bunu konuşabileceğim, başka insanlar ile iletişim kurmak için bunu kullanacağım diyebilmeli çocuk. Bu sadece Türklerden değil yabancılardan da olabilir. Hani Antalya'da yaşıyoruz, böyle turistlerin bol olduğu bir yer, bu şekilde konuşma yapabileceği yerlere götürebiliriz çocukları." (G5,2)
"Keşke velilerimize de bu şekil geziler yapabilsek de velilerimiz bu gezilerde bir eyvah dese. Kendisi böyle bir sıkıntı yaşadığında ancak, evladım yaşamasın, bak evladım biz böyle böyle bir sıkıntı yaşadık aman ha sen yaşama düşüncesi de belki İngilizceyi öğrenmeye teşvik eder." (B5,3)
"Başta rehber öğretmenler aileler ile görüşebilir. Dil sınıfı isteyen öğrenciler olmasına rağmen, ailesinin baskısı yüzünden vazgeçenler oluyor. Rehber ve sınıf rehber öğretmenleri, Almanca ve İngilizce öğretmenleri bu konu üzerinde daha hassas dururlarsa, öğrencileri ikna edebilirler diye düşünüyorum. Eğilimli olan öğrenciler yönlendirilebilir. Sınav kaygısı ve diğer derslerin ağırlığı yüzünden de bundan vazgeçen öğrenciler oluyor." (F5,3)
"En basitinden cep telefonlarınızı İngilizce moduna alırsanız ihtiyaca binaen onları da öğrenmek zorunda kalırsınız. Cem Yılmazın da dediği gibi İngilizce "What is your name?" i öğrenip aşağıya inip "Ahmet Abi bi simit versene." davası biraz daha değişik olacak olursa, biraz daha başarı sağlanabilir." (E5,4)
"Okulumuza İngilizce konuşan insanları davet edip, böyle seminer gibi, karşılıklı İngilizce konuşabilecekleri ama çekinmeden hani yanlış bile yapsalar yine de konuşabilecekleri ortamlar yaratabiliriz. Mektup arkadaşları bulabiliriz belki yabancı ülkelerden, en azından yazma becerileri gelişebilir." (G5,4)
Not kaygısının ortadan kaldırılması ve yabancı dilin zorunlu ders olmaktan çıkartılması, yeni projeler üretilmesi ve AB Projelerinin takip edilmesi de diğer ilgi arttırıcı yöntemler arasında % 14,29 oranında belirtilmiştir. Görüşler şu şekildedir:
"Bence not kaygısının da olmaması lazım. Yani zorunlu ders olmaktan çıkartılırsa, daha verimli olacağını düşünüyorum. Mesela Almanca öğrenmek isteyen Almanca öğrenmeli, İngilizce isteyen İngilizce, Rusça isteyen Rusça görsün. Şu da var yıllarca öğretiyoruz ama sınavların hiçbirinde çıkmıyor. Bir noktadan sonra öğrenci diyor ki İngilizce bana lazım değil. Sınıfta görsem yeter. Günümüzde tek başına İngilizce de yeterli değil artık. Rusçaya çok ağırlık verilmeye başlandı mesela." (C5,5)
"Bir sürü projeler geliştirilebilir. Bunların yapılabilmesi için zaten saat lazım. Mesela biz bir uygulama yapmıştık, hazırlık sınıflarının olduğu dönemde, "native speaker"lar getiriyorduk "coffee hours" gibi saatler ayırmıştık, ana dili İngilizce olan bu kişiyle o saatte çocuklar sohbet ediyorlardı. Bu çocukların çok hoşuna gidiyordu. Öğrencilerimiz bizim şeydir, sadece öğretmeninin konuştuğu İngilizceyi anlar. Başka biri gelip o sınıfa soru sorduğu zaman o kişinin karşısında cevapsız kalır. En azından bunu yıkabiliyorduk mesela, çocuğu motive ediyordu … Evet, mesela projelerimiz var; Commenius, Avrupa Birliği Projeleri oraya giden gelen çocuklarda da bu farklılığı görüyoruz. Demek ki dili kullanabiliyorlar ve daha fazla cesaretleniyorlar. Bir de cesaret işidir dili kullanmak. Hani bilirsiniz ama cesaret edemezsiniz. O cesareti kazandırmak anlamında da önemli çalışmalar yapılabilir." (D5,6)
Genel olarak orta öğretim öğrencilerini yabancı dile çekmek için okul içinden başlamak gerekliliği ön plandadır. Sevdirmek yeni bir dili o dilde yapılan aktivitelerin çokluğu ile paraleldir. Belki not kaygısı ortadan kaldırılmalıdır, Belki de yurt dışına geziler düzenlenmelidir ama öğretmenlerimize göre yabancı dil gerçek hayatın içinde her türlü kullanılmalıdır.
6. Orta Öğretimde Uygulanan Yabancı Dil Öğretiminde Karşılaşılan Sorunlar İçin Çözüm Önerileri
Tablo 7 bize öğretmenlerin sunduğu çözüm önerilerini göstermektedir. Yabancı dil öğretiminde karşılan sorunlara bulunan çözüm önerileri yüzde ve frekanslarıyla birlikte sunulmuştur.
Tablo 7 Yabancı Dil Öğretiminde Karşılaşılan Sorunlar İçin Çözüm Önerileri Yüzde ve Frekans Dağılımı Tablosu
Çözüm Önerileri 
A
B
C
D
E
F
G
f
%
5 : Yabancı dil ders saatlerinin arttırılması.







4
57,14%
7 : Yabancı dile duyulan ihtiyacın ve öneminin öğrenci ve veliye anlatılması.







3
42,86%
1 : Alt yapı ve kaynakların iyileştirilmesi.







2
28,57%
2 : Kitapların değiştirilmesi.







2
28,57%
3 : Pratiğe yönelik orta düzeyde bir eğitim verilmesi.







2
28,57%
4 : Üniversite sınavında yabancı dil sorusunun ek puan getirmesi.







2
28,57%
6 : Yabancı dil derslerinin zorunlu olmaktan çıkartılması.







1
14,29%
7 : Yabancı dil eğitiminin zorunlu olması.
 
 

 
 
 
 
1
14,29%
Orta öğretimde karşılaşılan sorunlar daha önce betimlenmişti, uygulama sınavları ve DYNED ile yaşanan durumlar da önceki başlıklarda ele alınmıştı. Genel olarak belirtilen çözüm önerisi görüşleri ise bu başlık altında toplanmıştır. En çok vurgulanan çözüm önerisi % 57,14 oranı ile yabancı dil ders saatlerinin arttırılması yönündedir. Öğretmenlerin söylevleri şu şekildedir:
"Ayrıca haftada iki saat İngilizceyle hiç bir şey öğrenemez bu çocuklar." (C6,5)
"Ders saatlerinin geri alınması elbette, ders saatlerimizin arttırılması gerekiyor. Şöyle söyleyeyim, bizim en son mezun ettiğimiz hazırlık sınıfı okuyan öğrencilerimizi şimdi mezun ettiklerimiz ile kıyaslayınca, hazırlık sınıfı okuyanlar aktif İngilizce konuşabiliyor. Ya da işte bir üniversiteye gittikleri zaman hazırlık atlama sınavlarını geçebiliyor, ama şuandaki çocukların hiçbiri bunu yapamıyor, hepsi hazırlık okuyor ve okuduktan sonra tekrar konuşmaya başlayabiliyorlar." (D6,5)
"Özetlersek; dediğim gibi ders saatlerinin arttırılması" (F6,5)
"Ders sayısı arttırılmalı, haftada en azından 10 saat olması gerekir. Böylece bu uygulama sınavlarına hazırlık olur, konuşma becerisi ayrı bir saat ayırabiliriz, DYNED için ayrı bir saat ayırabiliriz. Ders sayısı fazlaysa doğal olarak çocuk her gün o dersi göreceği için, evde yapmasa bile tekrarı, biz okullarımızda sınıflarımızda bu tekrarı yaptırabiliriz. Bir diğer sorunumuz da nerde kullanacağını bilmediği için çocuk, önemini bilmiyor. Bunun için de ekstra çalışmalar yapılabilir." (G6,5)
Yabancı dil öğretimin öneminin öğrenci ve velilere vurgulanması önerisi % 42,86 orana sahiptir. Bu çözüm önerisine ait görüşler de aşağıda verilmiştir:
"Hayatta size İngilizce de lazım olacak deyip ciddi bir motivasyon vereceğiz. İngilizce'yi kullanacağız. Artı belki YGS ya da LYS' ye monte edilmeyebilir, sıkıntı olabilir o kadar dersin arasında bir de İngilizce çalışacak öğrenci. Fakat uluslararası bir kısım sınavlar var; yani TOFEL' dır, KET' dir, PET' dir, FCE' dir; yani öğrencinin İngilizce seviyesini ortaya çıkartacak sınavlar var, öğrencilerimiz bunlara yönlendirilebilir. Yani öğrenci sadece bu benim ne işime yarayacak noktasında düşündüğünden dolayı şuanda diyor ki benim işime yaramayacak; fakat bu uluslararası standartlardaki sınavlar biraz böyle öğrencinin ve velinin gündemine sokulabilirse, Nerede faydası olacak İngilizce'nin anlatılabilirse, herhalde öğrencilerimiz ve velilerimiz o noktada biraz daha işin içine girmiş olacaktır diye düşünüyorum." (B6,7)
"Ha şu da var Yabancı dilin ben ihtiyaç olmadığı sürece kullanılabilen bir olgu olmadığını düşünüyorum. Nedir, çocuk öğrenir biriktirir aktif kullanılmaz belki ama ihtiyaç hissettiğinde, hani torbamızda bir yerde vardır ve o oradan ortaya çıkar." (D6,7)
"Yabancı dil eğitimiyle gelen fırsatların öğrencilere anlatılması, ilerde karşılaşabilecekleri yabancı dil beklentisinin şimdiden anlatılabilmesi, mesela üniversitede, iş bulma gibi gerekli olacağının anlatılması gerekir. Aslında İngilizce konuşurken öğrencinin kendine güveni, düşündüklerini anlatabilmesi daha önemli." (F6,7)
% 28,57 oranında sunulan diğer çözüm önerileri ise şöyledir; alt yapı ve kaynakların iyileştirilmesi, kitapların değiştirilmesi, pratiğe yönelik orta düzeyde bir eğitim verilmesi, üniversite sınavında yabancı dil sorusunun ek puan getirmesi. Sayılan bu çözüm önerileri ile ilgili öğretmen görüşleri aşağıdadır:
"Dinleme çoğu yerde yapamıyor çünkü kaynak yok elde. Yardımcı kitap kullanamıyorsunuz. Eğer yardımcı kitap kullanabilirseniz, kitaplar daha düzgün hazırlanırsa o zaman daha iyi bir dil eğitimi yapılabileceğine inanıyorum ben." (A6,1)
"Sonra kaynak kitap kullanmamıza izin verilmiyor, bu ciddi bir problem. Yani dağıtımcılar da bu kenar köşede kalmış bizim gibi okullara çok fazla uğramıyorlar, biliyorsunuz. Kaynak herhangi bir şey getirmiyorlar … Okullardaki bilgisayar laboratuarları kapatıldı, bunları okulda kullanmamız mümkün değil. Belki akıllı tahtalar işlev kazandıktan sonra, bir şeyler olur."(C6,1)
"Kaldığımız yerden; öyle bir sistem olmalı ki, hazırlanan kitap ilk iki ünite geçmiş konuları tekrarlamalı. Zaman kaybolmadan üzerine bir şeyler konulmalı. Yani kitapların doğru olmadığını düşünüyorum. Bu kitaplar ileri gitmenizi engelliyor. Hep aynı şeyleri tekrarlayıp duruyorsunuz. Kitaplarda bir sonraki üniteyle bağ çok fazla yok. Yani kelime öğreteceğimiz zaman kelimeyi bir sonrakinde kullanmıyor."(A6,2)
"Bakanlıkça hazırlanan kitapların kesinlikle çok iyi gözden geçirilmesi lazım. Çünkü kitaplar çok kötü."(C6,2)
"Ortada bir seviye bulmamız gerek, bulduğumuz bu konuyu da çok ileri seviyede ya da çok da düşük seviyede değil de orta düzeyde vermeliyiz."(A6,3)
"Bir pratiğe yönelik bir eğitim vermeliyiz. Şu andaki sisteme bakıyorum biz daha çok okuduğunu anlama ve yazma noktasında ama konuşma noktasında öğrencilerimiz çok geri kalıyorlar. Konular bence birazcık daha daraltılmalı. Yani öğretmen olarak bizim bile kullanmadığımız, bir İngiliz'in bir Amerikalı'nın kullanmadı o kadar çok bilgiyi öğrencilerimize yüklüyoruz ki; aynı matematik gibi düşünün öğrenciye biz integraldi, paraboldü, binomdu diye yüklerken öğrenci orada normal toplamayı çıkartmayı bir kenara bırakabiliyor mahvoluyor. Hiç gerek yok yani; şayet bu öğrencimiz İngilizce'de derinleşmek istiyorsa, bunun derinleşmesi üniversite de yapılabilir. Gitsin orada derinleşsin, ama bir Past Perfect Continuous gibi kimsenin kullanmadığı ve kullanmayacağı soruları biz sınavlarda soruyoruz gerçekten çok itici oluyor. Yani basit üç beş tane tensi tam anlamıyla öğretip ve lazım olacak 1000 tane kelimeyi tam bir şekilde öğretip birazcık daha bizim bu işi sadeleştirmemiz ve bunun üzerinde durmamız lazım."(B6,3)
"Bir noktada eğilirler, tabi ki; ben şu anda TEOG' u düşünüyorum, bu sınavda biliyorsunuz İngilizce soruları olduğundan dolayı, ister istemez öğrenci o soruları çözebilmek için eğilimi oluyor. İngilizce'ye biraz daha ilgi alaka gösterebiliyor. Ama maalesef şu anda lisede böyle bir şey olamıyor."(B6,4)
"Bu ihtiyaçları karşılamanın en güzel yolunun DYNED olduğunu değil, üniversiteye sınavında hangi bölüme girilirse girilsin 10 tane İngilizce sorusu sorulacak olsa, DYNED'in gösterdiği başarının çok daha ilerisinde bir başarıyı göstereceğini düşünüyorum. Yani YDS gibi ağır bir sınav değil, tarih, coğrafya soruları gibi 8-10 tane İngilizce sorusu çıkacak olsa; ki açık öğretim sınavlarının hepsinde İngilizce var ama o üniversite sınavında İngilizce soru yapmadan gidiyor. Ama oraya gidince İngilizce görüyor. Tüm sınavlarda 10-15 tane İngilizce soru sorulacak olsa … Şimdi İngilizce eğitimini İlkokul 2. sınıfa kadar düşürdük. Fizik, kimyayı 9. sınıftan sonra görmeye başlayan bir öğrenci için kırkar ellişer tane soru soruluyor. Ama on yıl boyunca gördüğü İngilizceden 1 tane bile soru çıkmıyor. E çocuk da ihtiyacına göre ilgileniyor. Acıktıysanız yemek yersiniz, susadıysanız su içersiniz, bu ihtiyaca göre bir şeydir. İngilizce'de de ihtiyaca binaen bir şeyler çıkarsa, en azından sınavda çıkarsa, daha başarılı olacaklarını düşünüyorum, ilgi seviyelerini arttırır."(E6,4)
Yabancı dil derslerinin zorunlu olmaktan çıkartılması görüşü de son öneri olarak karşımıza çıkmaktadır. % 14,29 orana sahip bu görüş aşağıda belirtilmiştir:
"İngilizce dersinin zorunlu ders olmaktan çıkarılması lazım bir kere, seçmeli ders olsun. İsteyen görsün isteyen görmesin." (C6,6)
Bildirilen bu çözüm önerileri aslında çeşitli dönemlerde yabancı dil politikası olarak uygulanmış görüşlerdir. Ders saatleri çoktu hatta bazı tür okullarda hazırlık sınıfları vardı. Ders kitapları her sene daha iyiyi bulmak için değişmektedir. Öğretmenlerimizin sunduğu yabancı dil eğitiminin önemi, üniversite sınavında soru değeri, alt yapı çözümleri ve diğerleri bizi aydınlatmaktadır.
7. Orta Öğretim Öğretmenlerinin Yabancı Dil Öğretimi İçin Ürettikleri Metaforlar
Öğretmenlerin orta öğretim okullarında uygulanan yabancı dil öğretimini neye benzettikleri Tablo 8 ile verilmiştir. Bir nesne, eşya ya da makine vb. bir şeye benzetmeleri istenmiştir, nedenleriyle birlikte.
Tablo 8 Öğretmenlerin Ürettiği Yabancı Dil Öğretimi Metaforları Yüzde ve Frekans Dağılımı Tablosu
Metaforlar
A
B
C
D
E
F
G
f
%
1 : Akıntıya karşı kürek çekmek







1
14,29%
2 : Cep telefonu







1
14,29%
3 : Dört düğmeli bir makine







1
14,29%
4 : Hantal bir tank







1
14,29%
5 : Havanda su dövmek







1
14,29%
6 : Sütçü beygiri







1
14,29%
7 : Vitesi boşta araba







1
14,29%
7 : Yabancı dil eğitiminin zorunlu olması.
 
 

 
 
 
 
1
14,29%
Öğretmenlerin ürettiği bu metaforlar üç grupta incelenebilir; ilk grup yabancı dil öğretimini olumsuz açıdan değerlendirmiş ve karşılaşılan zorluklar bakımından ileriye gidilemediğini vurgulamıştır:
"Vitesi boşta araba gibi teker hep aynı yerde dönüyor. Ne bir adım ileri ne geri. Aynı şeyleri tekrarlayıp duruyoruz. Çocuk da diyor; ben bunu orta ikide görmüştüm, geçen sene görmüştüm, ben biliyorum zaten bunları deyip dinlemiyor. Çözüm önerisi olarak, kitaplar daha iyi daha sempatik hale getirilebilir. Kendilerine bir şeyler yaptırmak gerekiyor mutlaka bu onların cesaretlendiriyor. Bugünün şartlarında TEOG' da ya da üniversite sınavında çıkacaksa onda da var bir handikap. Şimdi YDS' ye girdikleri zaman bazen cümleleri okumadan da cevaplar bulunabiliyor. Bu da dil öğretmek olmuyor. Belki ara sıra öğrenciler bir yerlere götürülebilir, yurtdışına mesela gezi gözlem." (A7, 1)
"Havanda su dövmek. Boş boşuna yıllar geçiyor, öğrencilerin vakitlerini alıyoruz. Bizim eğitim sistemimizin tamamında bu sorun var aslında. Matematikte de var, fizikte de var; ama nedense hep dil eğitimindeki aksaklıklar gündeme geliyor. Bence hizmet içi kurslar arttırılmalı, ben çok faydasını gördüm mesela bu 4+4+4 eğitim sistemine geçildiğinde kurs vermişlerdi. Zorunlu ya da isteğe bağlı; mesela o üniversiten gelen öğretim görevlileri daha çok bilinçliler ve faydalarını gördük. Yani biraz kendimizi de geliştirmemiz lazım." (C7, 3)
"İngilizce öğretiminden diğer dersler gibi diyeyim bir eşya bir makine demeyelim de, mesela Ankara'daki TOB Üniversitesi matematik, fizikten bile hazırlık sınıfı yaptı yani İngilizce öğretmenlerinin başarısızlığından bahsedildiği bir dönemde, matematik, fizikten bile hazırlık sınıfı yaptığına göre tüm milli eğitimin lisedeki programlarının gözden geçirilip daha farklı bir şeyler olması lazım. Yani sadece üniversite sınavına yönelik çocukları hazırlıyoruz, İngilizcedeki ne diyelim; yarış atı gibi eğitiyoruz ama ilerde hiçbir şey yapmıyorlar; sütçü beygiri olarak kalıyorlar diyebiliriz. Şöyle diyelim biz yarış atı gibi eğitiyoruz ama üniversiteye ya da son sınıfa geldiklerinde biz hiç bir şey öğrenmedik diyorlar. Hazırlık sınıflarının olduğu dönemleri hatırlasanız, 24 saat İngilizce gösteriyorduk, son sınıfa geldiğinde hiç bir şey görmedik diyordu çocuk. Neden? Çünkü geriye ket vuruyor. Sadece matematik, fizik, kimya, Türkçe bunlara bakıyor. Hatta şuanda kafaları o kadar karışık ki hangi bölüme hangi puanla gidileceğini dahi bilmiyorlar. Biz de bilmiyoruz yani bizim zamanımızda Türkçe sosyal dil yaparsanız oraya giderdiniz. Şimdi matematik, fizik de yaparsan puan ekleniyor veya hiç alakası olmayan işletme bölümüne matematik, fizikten yaptığınız ama Türkçeden yaptığınız daha düşük puanlarla gidiyorlar. Yani enteresan oluyor hani şartlar değişik." (E7, 5)
Diğer bir grup öğretmen yabancı dil eğitimini işlevsel açıdan değerlendirip gerekliliği bakımından metafor üretmiştir:
"Cep telefonuna benzeteyim ben. Neden? Cep telefonunun hep yanımızda olmasını isteriz, mutlaka çantamızda bir yerde olmalı, olmadığı zaman bir eksiklik hissederiz olması gereken bir algıdır. Ama çaldığı zaman ya da bizim ihtiyacımız olduğu zaman çıkarıp bakarız. Onun dışında onu kullanma ihtiyacı hissetmeyiz. Hani biri bizi aradığında, ne demektir mesela yabancı biri bize adres sordu cevap veririz, ya da biz yabancı bir ülkeye gittik birine bir şey sormak zorundayız bu da bizim birini arama ihtiyacımız olsun. Atıyorum mesela film de mesela İngilizce duyarız onu anlamaya çalışırız gibi olsun, yani ihtiyacımız olduğunda kullanırız, normal hayatımızın içerisinde İngilizce sohbet etme ihtiyacı kimseyle hissetmeyiz. Sadece lazım olduğunda kullanırız, ama olmadan da rahat hissetmeyiz mutlaka olmalıdır o çantamızda. Olmazsa olmaz." (D7, 4)
"Dört düğmeli bir alete benzetebilirim, bir bilgisayar olabilir. Her bastığınızda başka bir yeteneği ortaya çıkarıyor. Bu makine öğrencilerin değişik yönlerini ortaya çıkartmaya yarıyor." (F7, 6)
Son grup öğretmenler ise yabancı dil eğitiminin zor fakat istenirse başarılabilen ve çok önemli bir eğitim olduğunu vurgulayarak metafor üretmiştir:
"Şöyle diyeyim ben, genel olarak düşünüyorum çok hantal bir tank gibi düşünebiliriz bunu. Kullanımında çok güçlü kuvvetli bir şey, ses getirecek bir şey ama çok hantal olduğundan dolayı kımıldaması çok zor böyle ağır aksak devam ediyor, hedefine ulaşması da bu ağır aksaklıkla çok zor. Teknolojik bir şey, olması gereken bir şey ve ses getirecek bir şey ama hantal." (B7, 2)
"Bu çok zor bir soru oldu. Ben hep şeye benzettim bir nesne ya da eşya değil de kürek çekmeye benzettim, akıntıya karşı ama. Yani İngilizce eğitiminde çok çabalarsınız çok az bir yol alırsınız, bırakırsınız çok gerilersiniz. Bu akıntıya kürek çekmektir, çünkü çok çabuk unutulur, öyle olduğu için çok çaba harcamak gerekir bir konuyu kavramak bir şeyleri öğrenmek; mesela bir kelimeyi öğrenmek için o kelimeyle en az 5 gün haşır neşir olmak gerekir. Bence akıntıya karşı kürek çekmektir İngilizce öğretmek." (G7, 7)
Öğretmenlerin bu benzetimlerinden sonra yabancı dil öğretiminde karşılaşılan tablo daha açıktır aslında. Aksaklıklar hiç bitmiyor, ama olmazsa olmaz bir eğitim sürecidir yabancı dil öğretimi. Daha ileriye gitmek için öğretmenlerin bu görüşleri göz önünde bulundurulmalıdır.
3. BÖLÜM3. BÖLÜM
3. BÖLÜM

3. BÖLÜM




Tartışma, Sonuç ve Öneriler
Edinilen bulgulara göre orta öğretimde karşılaşılan yabancı dil öğretimi sorunlarını; öğrencilerin yabancı dilde ilgisinin az olması ve korku duyması, hazırlık sınıflarının kaldırılması ve yabancı dil ders saatlerinin yetersizliği, üniversite sınavında yabancı dil sorularının katkı sağlamaması, okullardaki donanım ve alt yapının yabancı dil eğitimine uygun olmaması öğrenci düzeylerinin eşit olmaması, öğrencilerin yabancı dil çalışma tekniklerinin yanlış olması, yabancı dil müfredatının her sınıf seviyesinde tekrar eden içerikten oluşması ve kitapların uygun olmaması, yabancı dil eğitiminin zorunlu olması oluşturmaktadır.
Soner'in (2007) makalesinde de sonuçlandırdığı gibi; Türkiye'de yabancı dil eğitiminin başarısızlık nedenleri:
1) Yeterli sayıda öğretmen bulunmaması,
2) Öğretmenlerin iyi yetiştirilmemiş olması, yabancı dil ve yöntem bilgilerinin yetersiz kalması,
3) Sınıfların çok kalabalık olması,
4) Öğrencilerin, diğer derslerin yoğunluğu nedeni ile yabancı dil dersine yeterince zaman ayıramaması,
5) Araç-gereç eksikliği, eğitimde çağdaş yöntemlerin kullanılmaması,
6) Öğrenci çoğunluğunun, yabancı dil öğreniminin önemini kavramamış olması, yabancı dile gerçek ilgi duymaması, motivasyon eksikliği, yabancı dil derslerini de diğer dersler gibi, sınavdan sonra unutulmasında sakınca olmayan bir zorunluluk olarak algılaması,
7) Okul dışında yabancı dili kullanma olanaklarının bulunmaması,
8) Öğrencinin kendi çabası ile yabancı dilde bol kitap okuyarak okulda öğrendiklerini pekiştirip geliştirmemesi olarak özetlenmektedir. Bu maddeler ile birçok başlığın örtüştüğü görülebilmektedir. Yeni yapılandırılan yabancı dil öğretim sistemine göre ise uygulama sınavları yeni bir yöntem olarak ilgi çekmektedir; fakat sorunları da beraberinde getirmektedir. Buna göre; zaman yetersizliğinden ve sınıf mevcutlarının kalabalık olmasından dolayı uygulama sınavlarının yöntem farklılığı ve uygulanamaması, uygulama sınavlarının önemli, faydalı olması ve öğrencileri motive edip, ilgilerini arttırıp heyecanlandırması, akıllı tahtaların uygulama sınavlarındaki faydası, konuşma becerisinin ölçülmesi için ön hazırlık yapılması gerekliliği, uygulama sınavları için gerekli altyapının olmaması ve ortak sınav düzenlemesi, uygulama sınavlarının yapılması başlıkları tartışılmaktadır.
Uygulama sınavları dört becerinin de ölçülmesini hedefleyen bir yeniliktir. Aslında, zaten var olan bir amacın yeni bir isim ile vurgulanmasıdır da denilebilir. 2014-2015 eğitim öğretim yılında getirilen bu sistemi uygulayabilen okullar ekstra vakit harcamayı ve müfredattan geri kalmayı göre almış okullardır şeklinde söylenebilir. Yani öğrenciyi okut, yazdır, dinlet ve konuştur; ayrıca bireysel olmalı ki amacına ulaşsın, ortak sınavları mecburi yap ve okullara alt yapı desteği sunmadan bunu başar. Açık ve net olarak gönderilmeyen yönerge sonucunda ilk senesinde uygulama sınavları her okulun kendisine has bir şekilde hayata geçmiştir. Çoğu okul da olması gerekeni değil, zaten var olanı uygulamıştır.
2014-2015 eğitim öğretim yılında yeni gelen bir başka düzenleme de DYNED sistemidir. Daha önce ilk ve ortaokullarda uygulanan bu sistemin de liselerde çökmesi şu nedenlerle açıklanabilir; DYNED sisteminin arıza vermesi, alt yapı ve donanım eksikliğinin olması, DYNED' e karşı olumsuz düşünceye sahip olunması, DYNED yerine uygulanabilecek alternatif fikirlerin sunulması, müfredat ve ders saatlerinin azlığından dolayı zaman ayrılamaması, DYNED ile ilgili yeterli bilgilendirme yapılmaması.
2006 yılından itibaren ilk ve orta dereceli okullarda uygulanmakta olan fakat istenilen verimin alınamadığı bu sistem aslında dil eğitimcileri, bilgisayar programcıları, nörologlar ve sanatçılardan oluşan bir ekip tarafından tasarlanmıştır. Dünyanın ilk ve en etkin çoklu ortam dil eğitim programıdır. Nöro-bilimsel araştırmaların ışığında "anlama" becerisinden "otomatikleşme" durumuna geçmeyi ve İngilizce dilinin kalıcı hafızaya geçmesini hedefler. Bilgisayarları başında çalışan kullanıcılar DYNED yazılımları ve eğitmenleri tarafından izlenerek yönlendirilmektedir (MEB, 2006).
Milli Eğitim Bakanlığının da dediği gibi bilgisayar ve internet gerektirmektedir. Her öğrencinin evinde ve okulda başına rahatlıkla oturabileceği bir bilgisayar ve internet erişimi ile program çok verimli çalışabilir fakat en önemli sorun da burada oluşmaktadır. Okullarımızda altyapı ve donanım yetersizliği giderilmeden böyle bir programın yerleşmesini beklemek ve hatta 8 yıldır ilköğretimde yerleşemeyen programın artı bir de orta öğretimde oturmasını beklemek ulaşılması güç bir hedef gibi gözükmektedir.
Yabancı dil öğretiminde ölçme değerlendirme; ortak yazılı, performans ve proje uygulanması, İngilizce hikaye okutma, role play'ler, grup çalışmaları, gezi gözlem çalışmaları, ve quiz'lerin ölçme değerlendirmeye dahil edilmesi, uygulama sınavlarının yazılılardan ayrı yapılamaması, dört becerinin ölçülmesi olarak ortaya çıkmıştır.
Bu sonuçlar ile Haznedar'ın (2010) sonuçları örtüşmektedir; öğretmenlerin %98.9'u yazılı sınav, %80.2'si alıştırma türü etkinlikler, %69.8'i doğru-yanlış soruları ve %78.2'si çoktan seçmeli sorular sormaktadır. Sadece yazılı sınav ile ölçüm yapmak artık yeni dönem öğretmenlerin tercihi değildir. Aksine uzun soluklu bir ölçme değerlendirme süreci ki bunlar projeler, performanslar uygulamalar içerir; daha başarılı sonuç vermektedir. Sonuç olarak çağdaş dil uygulamaları öğretmenler tarafından uygulanıyor denilebilir. Avrupa'da öğrencinin dil gelişimi incelendiğinde yaptığı ürünler, hazırladığı dosyalar ve katıldığı etkinlikler önemli bir yere sahiptir. Halbuki yapılan bu çalışma kapsamında öğretmenlerin, öğrenci başarısını ölçmede dosya geliştirme (%30.8) ve ürün çıkarıcı etkinlikler yaptırma (%37.1) süreçlerini fazla tercih etmedikleri görülmektedir. Öğretmenlerin dil eğitiminde ölçme ve değerlendirme konusunda karşılaştıkları sorunlar incelendiğinde, ilk sıralarda öğrenciler arası bireysel farklılıklar (78.2,), öğrencilerde motivasyon eksikliği (%68.7), dil öğrenimi için ayrılan zaman darlığı (%67.9), kalabalık sınıflarda öğrenim yapılıyor olması (%66.6, 355/533) gelmektedir.
Orta öğretim öğrencileri lisede farklı bir âlemde yaşarlar. İlgileri çok geniş ve dağınıktır. En önemli odak noktası genelde üniversite sınavıdır. Ne yazık ki ülkemizde önemli bir yeri bulunan bu sınav onlar için bir dönüm noktasıdır. Dolayısıyla lise öğrencilerinin ilk ve ortaokul öğrencilerine nazaran yabancı dile ilgileri düşüktür. Yabancı dil e karşı öğrencilerin ilgilerini arttırmak için; okul içi teknik ve uygulamalarının geliştirilmesi, yurtiçi ve yurt dışı geziler düzenlenip yabancı dil de iletişim kurma ve pratik yapma imkânının arttırılması, aile, rehberlik servisi ve sınıf öğretmenlerinin destek vermesi, seminer, mektup arkadaşlığı ve teknolojiden faydalanılması, not kaygısının ortadan kaldırılması ve yabancı dil nin zorunlu ders olmaktan çıkartılması, yeni projeler üretilmesi ve AB Projelerinin takip edilmesi maddeleri ortaya çıkmıştır.
Acat ve Demiral'ın (2002) yayımladığı araştırma sonuçlarında ortaya çıkan Türkiye'de yabancı dil öğreniminde motivasyon kaynakları ile araştırmamızın bulguları birbirini karşılamaktadır. Bunlardan bazıları şu şekildedir;
Türkiye'de en önemli motivasyon kaynağı yabancı dil öğrenmenin gelecekte bireylere iş bulmada ve işte yükselmede destek sağlamasıdır,
Yabancı dilin insanlar arası iletişimde ve yazılı kaynakların anlaşılmasında kullanılabilmesi ikinci temel motivasyon kaynağı olarak görülmektedir,
Sınıf içi etkinliklerde öğretmen motivasyon sağlamada önemli bir rol üstlenmektedir,
Sınıf içi etkinliklerin çeşitli ve öğrencinin isteğine uygun olması, kullanılan materyal ve dil öğretiminin gerçekleştirildiği ortamın çekiciliği motivasyonu sağlamada etkili faktörlerdir,
Yabancı dil öğrenmede iyi sonuç elde edememenin doğurduğu olumsuz etkilerden kaynaklanan motivasyon sorunları bulunmaktadır;
Başarılı olamama kaygısı ve başarılı olmak için gerekli ortamsal koşullara sahip olamama motivasyonu düşürür.
Motivasyon ve ilgi arttırıldığı sürece sağlam temeller üzerinde yabancı dil öğretimi yapılabilir görüşüne varılmaktadır. İlgisiz öğrencinin eğitime, öğretime, yabancı bir dile tüm kapıları kapalıdır.
Yabancı dil öğretiminde karşılaşılan bu sorunlar için çözüm önerileri olarak; yabancı dil ders saatlerinin arttırılması, yabancı dil e duyulan ihtiyacın ve öneminin öğrenci ve veliye anlatılması, alt yapı ve kaynakların iyileştirilmesi, kitapların değiştirilmesi, pratiğe yönelik orta düzeyde bir eğitim verilmesi, üniversite sınavında dil sorusunun ek puan getirmesi, yabancı dil derslerinin zorunlu olmaktan çıkartılması sonuçlarına ulaşılmıştır.
Işık'ın (2008) yabancı dil eğitimimizdeki yanlışlar karşısında geliştirdiği farklı bakış açısına göre öğretmenlerimizin çözüm önerileri sistemleştirilmektedir. Bunlar;
Koordinasyon kurulu oluşturmak (yabancı dile duyulan ihtiyacın ve öneminin öğrenci ve veliye anlatılması),
Yabancı dil eğitimi planlaması yapmak (alt yapı ve kaynakların iyileştirilmesi, kitapların değiştirilmesi, yabancı dil ders saatlerinin arttırılması),
Yeni bir yabancı dil müfredatı oluşturmak (pratiğe yönelik orta düzeyde bir eğitim verilmesi),
Yöntemsel düzenleme yapmak (üniversite sınavında dil sorusunun ek puan getirmesi, yabancı dil derslerinin zorunlu olmaktan çıkartılması sonuçlarına ulaşılmıştır),
Yabancı dil öğretmeni yetiştirme ve hizmet içi eğitimi sistemini düzenlemek.
Orta öğretimde uygulanan yabancı dil öğretimi için oluşturulan metaforlar ise şöyledir; havanda su dövmek, sütçü beygiri, vitesi boşta araba, cep telefonu, dört düğmeli bir makine, hantal bir tank, akıntıya karşı kürek çekmek.
Öğretmenlerin ürettiği bu metaforlar üç grupta incelenebilir; ilk grup yabancı dil öğretimini olumsuz açıdan değerlendirmiş ve karşılaşılan zorluklar bakımından ileriye gidilemediğini vurgulamıştır (havanda su dövmek, sütçü beygiri, vitesi boşta araba). Nedenlerine gelince; aynı konuların tekrar ettiğinden, ileri gidilemediğinden, sistemin yanlış olmasından, zamanın boşa harcanıp başarıya ulaşılamamasından bahsetmişlerdir. Diğer bir grup öğretmen yabancı dil eğitimini işlevsel açıdan değerlendirip gerekliliği bakımından metafor üretmiştir (cep telefonu, dört düğmeli bir makine). Yabancı dil kesinlikle bir ihtiyaç ve dört beceriyi ortaya çıkarabildiği ifade edilmiştir. Son grup öğretmenler ise yabancı dil eğitiminin zor fakat istenirse başarılabilen ve çok önemli bir eğitim olduğunu vurgulayarak metafor üretmiştir (hantal bir tank, akıntıya karşı kürek çekmek). Yabancı dil öğretimi çok önemli, kuvvetli, ses getirebilecek ama çok çok çaba gerektiren bir eğitim sürecidir şeklinde nedenleri eklenmiştir.
Araştırma sonucunda elde edilen bulgulara dayanarak varılan genel sonuçlar ile bu sonuçlar çerçevesinde orta öğretimde uygulanan yabancı dil öğretimi ile ilgili bazı önerilerde bulunulmuştur.
Yabancı dil öğretim programında yapılan değişiklikler tepeden inme ve günü kurtarıcı şekilde yapılmamalı, bilimsel veriler ve analizler çerçevesinde uygunluğu göz önünde bulundurularak uygulanmalıdır.
Maddi, alt yapı, zaman, müfredat ya da sınıf nüfusu sorunları ortadan kaldırılarak bir yapbozun parçaları gibi programlar eğitim ve öğretim sistemine oturmalı ve işlemelidir.
Bakanlıkça planlanan; ders saatleri, müfredat, ders kitapları ve ortak sınav yönetmeliği tekrar gözden geçirilmeli ve bir dilin kullanılma şansı olmaksızın öğrenilemeyeceği gerçeği göz önünde bulundurularak iyileştirilmeler yapılmalıdır.
Yabancı dilin önemini vurgulamak amacıyla; MEB, rehberlik servisi, aileler, okul idaresi ve öğretmenler olarak ortak bir amaç güdülmelidir.
"Öğrencilere yabancı dili nasıl daha iyi öğretiriz?" sorusuyla birlikte; "Öğrenciler yabancı dili nasıl daha iyi öğrenebilirler; nasıl çalışmalılar?" sorusu da göz ardı edilmemelidir. Artık klasik, ezberci, kuralcı yöntemleri bırakmaları gerekliliği hatırlatılmalıdır.
Öğrencilere sosyal medyayı ve interneti yabancı dil öğrenirken nasıl daha faydalı bir şekilde kullanabilecekleri mutlaka gösterilmelidir.
Yabancı dil öğretmenleri yeniliklere açık ve hazır olmalıdır. Hizmet içi kurslara katılıp kendilerini sürekli geliştirmelidir. Gündemi takip etmeli ve teknoloji çağını yakalamalıdır.

Kaynakça
Azat M. B. ve Demirel S. (2002). Türkiye'de yabancı dil öğreniminde motivasyon kaynakları ve sorunları. Osmangazi Üniversitesi Kuram ve Uygulamada Eğitim Yönetimi Dergisi, 31, 312-329.
Aydın S. ve Zengin B. (2008). Yabancı dil öğreniminde kaygı: Bir literatür özeti. Journal of Language and Linguistic Studies, 4(1), 81-94.
Aydoğan İ. ve Çilsal Z. (2007). Yabancı dil öğretmenlerinin yetiştirilme süreci (Türkiye ve diğer ülkeler). Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 22(1), 179-197.
Bağçeci, B. (2004, 6-9 Temmuz). Orta öğretim kurumlarında İngilizce öğretimine ilişkin öğrenci tutumları (Gaziantep İli örneği). XIII. Ulusal Eğitim Bilimleri Kurultayı'nda sunulmuştur; Malatya.
Bekleyen, N. (2004). Foreign language anxiety. Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 13(2), 148-156
Çelebi, M. D. (2006). Türkiye'de anadili eğitimi ve yabancı dil öğretimi. Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi. 2(21), 285-307.
Çetintaş B. ve Genç A. (2001). Eğitim reformu sonrası Anadolu liselerinde yabancı dil öğretimi. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 1(20), 51-56.
Çuhadar C. ve Yücel M. (2010). Yabancı dil öğretmeni adaylarının bilgi ve iletişim teknolojilerinin öğretim amaçlı kullanımına yönelik özyeterlik algıları. Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 1(27), 199-210.
Demircan, Ö. (2002). Yabancı dil öğretim yöntemleri. İstanbul: Der Yayınları
Demirel, Ö. (2004). Yabancı dil öğretimi. Ankara: Pegem.
Doğan, A. (2008). Lise öğrencilerinin İngilizce öğrenimlerini etkileyen yabancı dil kaygısı. Ankara Üniversitesi Dil Dergisi, 139, 48-67.
Gedikoğlu, T. (2005). Avrupa Birliği sürecinde Türk eğitim sistemi: sorunlar ve çözüm önerileri. Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 1(1), 66-80.
Genç, A. (2002). İlk ve orta öğretim okullarında yabancı dil ders kitabı seçimi. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 1(22), 74-81.
From character to personality. (2014, 13 Eylül). Orta öğretim kurumları yönetmeliğinde değişiklik. www.memurlar.net/haber/483140/ adresinden 14 Eylül 2014 tarihinde alınmıştır.
From character to personality. (2015). Dil eğitiminde yaklaşımlar. www.dilokulu.com/dil-egitiminde-yaklasimlar.html adresinden 9 Ocak 2015 tarihinde alınmıştır.
Genesee, F. (2015). Beyin incelemeleri: yabancı dil öğrenimi için göstergeler. (Çeviri dilokulu.com) www.dilokulu.com/beyin-incelemeleri-yabancı-dil-ogrenimi-icin-gostergeler.html adresinden 9 Ocak 2015 tarihinde alınmıştır.
Haznedar, B. (2010, 11-13 Kasım). Türkiye'de yabancı dil eğitimi: reformlar, yönelimler ve öğretmenlerimiz. International Conference on New Trends in Education and Their Implications' da sunulmuştur; Antalya.
Işık, A. (2008). Yabancı dil eğitimimizdeki nereden kaynaklanıyor?. Journal of Language and Linguistic Studies, 4(2), 16-26
Kabadayı, B. (2001). Yabancı dil öğretim teknikleri. www.turkcede.ogr/yeni-ogrenenlere-turce-ogretimi/28-yabanci-dil-ogretim-teknikleri.html adresinden 25 Kasım 2014 tarihinde alınmıştır.
Kara, Ş. (2004). Ana dil edinimi ve erken yaşta yabancı dil öğretimi. Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 8(2), 295-314
Kolbaş, O. U. (2010). İlköğretim okullarında çalışan İngilizce öğretmenlerinin öğretimsel sorunlarına ilişkin değerlendirmeleri: bir durum çalışması. Yayımlanmamış tezsiz yüksek lisans projesi. Akdeniz Üniversitesi Sosyal bilimler Enstitüsü, Antalya.
Lightbown M. P. and Spada N. (2006). How languages are learned. New York: Oxford University Press.
Milli Eğitim Bakanlığı [M.E.B.] Mevzuat, (2006). Yabancı Dil Eğitimi ve Öğretimi Yönetmeliği. http://mevzuat.meb.gov.tr/html/26184_1 adresinden 26 Kasım 2014 tarihinde alınmıştır.
Milli Eğitim Bakanlığı [M.E.B.] Mevzuat, (2013). Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği. http://mevzuat.meb.gov.tr/html/ortaogrkurumyon_0/ortaogrkurumyon_1.html adresinden 8 Eylül 2014 tarihinde alınmıştır.
Milli Eğitim Bakanlığı [M.E.B.], (2006). Dyned İngilizce Dil Eğitimi Kullanım Klavuzu. http://mebides.meb.gov.tr/files/dyned adresinden 26 Kasım 2014 tarihinde alınmıştır.
Özdemir, E. A. (2006). Türkiye'de İngilizce öğreniminin yaygınlaşmasının nedenleri. Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2(1), 28-35.
Soner, O. (2007). Türkiye'de yabancı dil eğitiminin dünü bugünü. Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 7(28), 397-404.
Sönmez, A. (2006, 4-6 Şubat). Okul öncesinden orta öğretime Türk eğitim sisteminde yabancı dil eğitimi. Türk Eğitim Sisteminde Yabancı Dil Eğitimi ve Kalite Arayışları Sempozyumu' nda sunulmuştur; İstanbul
Sunel, H. A. (1994). Yabancı dil öğretimi ve yabancı dille öğretim. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 1(10), 121-127.
Tosun, C. (2006). Yabancı dille eğitim sorunu. Journal of Language and Linguistic Studies, 2(1), 28-42.
Tosun, C. (2006). Yabancı dil öğretim ve öğreniminde eski ve yeni yöntemlere yeni bir bakış. Çankaya Üniversitesi Journal of Art and Science, 5, 28-42.
Yılmaz, C. (2008). İlk ve orta öğretim okullarında kalabalık sınıflarda İngilizce öğretimi: sorunlar ve öneriler. Milli Eğitim Dergisi, 178, 204-212.

Lihat lebih banyak...

Comentarios

Copyright © 2017 DATOSPDF Inc.